5 Şubat 2010

Süresiz açlık grevi


Başbakan ay sonunda "Dağıtırız" dedi, TEKEL işçisi de 'süresiz açlık grevi' başlattı.

Büyük bir onur mücadelesi bu. Keselerini altınlarla dolduranlarla, ekmeğinin peşinde olanların mücadelesi.

6 yorum:

Unknown dedi ki...

Ülkenin adı Cumhuriyet!
Ama biri padişahlığını diğeri de zaten sadrazamlığını ifa ediyor!

Meclis Başkanı'nın odasına girip o biçimsiz jargonuyla ahkam kesmesini iyi biliyor bazı sadrazamın sol yanları!

Polis akademisinde Yüzbaşı Harris Mahoney'e bir bölümde 'Kıç Yalayıcı' demişti.İşte bugünkü hükümetin kısaca özetidir bu cümle!..

MBC dedi ki...

koala; seni tebrik etmek istiyorum..
gündem´de tuttugun icin..

isdemircan dedi ki...

Bilgi eksikliği yüzünden yanlış bir gözle baktığınız kanısındayım. Buna birçok sebep neden olmuş olabilir; siyasal görüş, tekel işçisi yada yakını olmak, düşmanımın düşmanı dostumdur gibi...

koala dedi ki...

@ isdemircan; hangi konuya bilgi eksikliği yüzünden yanlış gözle baktığımı düşünürsunuz?

isdemircan dedi ki...

Açıkçası tekel işçilerinin söylem ve eylemlerinde haklılık paylarının olduğuna inanmıyorum. Mevcut statüleri siyasiler tarafından şişirilmiş ve abartılmıştı şimdi ise başka bir siyasi güç şişirilmiş ve abartılmış statülerini alıyor. Bu gözle bakarsak Siyasiler suçlu oluyor. Başka bir gözle bakarsak eğer Anayasa'da işçilerin grev,lokavt,toplu görüşme ve toplu sözleşme hakları var ama mevcut olan işine emekli olana kadar devam etme hakkı yok bu yüzdendir ki toplu sözleşme hakları var. Bir başka şekilde bakacak olursak Özelleştirmeyi kazanan firma 2000 işçi çalıştıracağım bu işçiler de mevcut işçiler olacak dedikleri zaman da sadece 340 kişi başvurmuş ve şuan da Samsun-Tokat fabrikalarında çalışıyorlar. Bütün mevcut bilgileri topladığım zaman bana tekel işçilerinin söylemleri mantıklı gelmiyor ayrıca mevcut iktidar partisinin oy kaybedeceğim korkusuyla yaptığı ikilemeleri doğru bulmuyorum... Umarım yanılmıyorumdur...

koala dedi ki...

Bu adamlar devlet güvencesi altında işe girmişler. Devlet bu adamların her türlü haklarını güvence altına almış. Ama sonra bir siyasi iktidar, özelleştirme adı altında bu işçilerin kurumlarını yağmalatmış. Yağmalatırken de demiş ki "Hiç merak etmeyin, güvenceniz biziz, hiçbirinizi açıkta bırakmayacağız."

Bu adamlar, devletin işçisiyken, birdenbire özel sektör işçisi yapılmak istenmiş. Üstelik özel sektörde çalışırsa, sendikal haklarının hiçbiri olmayarak ve bugüne kadar kazandıkları tüm hakları çöpe atılarak.

Şimdi kendini düşün eğer çalışıyorsan. Senin patronun değişecek ve yeni gelen patron sana "Yine bizimle çalışmaya devam edeceksin ama bugüne kadar kazandığın tazminat (kıdem, ihbar) hakların sıfırlanacak.

Kusura bakma ama buna kargalar güler. Benim patronum bunu bana yaparsa (ki daha önce yapmaya kalktılar, paşalar gibi davamı açıp bağırta bağırta tazminatımı aldım) hakkımı ararım.

Bu adamlar da hakkını arıyor. Bu iş bu kadar basit.

Şunu da belirteyim, TEKEL'de çalışan hiçbir yakınım yok, akrabam yok. İdeolojinin ötesinde bakıyorum bu duruma. İdeolojik bir durum olsaydı; türbanlısı, türbansızı ekmeği peşinden koşmazdı. Eğer istersen sana eylemdeki onlarca ideolojik açıdan farklı insanları gösterebilirim.

Hepimiz adına oturduğumuz yerden konuşmak kolay, bu insanlar bu ülkenin namusudur benim için.