6 Temmuz 2010

Acilen intikam duygusu yok edilmeli


Şu yukarıda gördüğünüz fotoğraf, Şanlıurfa Hilvan'dan. Önceki gün Siirt'teki çatışmada öldürülen 'Kemal Urfa' kod adlı Yasin Özmen’in cenaze töreninden.

Birkaç gün önce yine bir cenazede, "İntikam" çığlıkları atılmıştı.

Sözün bittiği yerdeyiz artık. Kimse kendini kandırmasın, iki halk arasında tamiri mümkün olmayan bir çizgideyiz. Bu ülkenin, ahlak yoksunu, basiretsiz siyasetçileri kanı kanla yıkamak ya da çözümsüzlüğü dayamak için ellerinden geleni yapıyor. Siyasi bir çözüm bulunabileceğine dair tüm ümitlerim bitti.

Bir dönemin meşhur "Analar el ele versin, bu iş çözümlenir" söylemi de çoktan rafa kalktı. Çünkü analar da birbirinden nefret ediyor.

Ciddi anlamda iç savaşa sürükleniyoruz. Bunu görmemek için aptal olmak lazım. Yaşanan çatışmalar bu ülkenin dağlarından, şehir merkezlerine doğru hareketlendiği an, şu an yaşadıklarımız bize anlamsız gelecek.

30 yıldan bu yana herkes gördü, bu savaş sürecinin askeri önlemlerle bitirilemeyeceğini. Daha bir önceki Genelkurmay Başkanı'ın açıklamalarını hatırlasın herkes. "Bölgeyi BBG evi gibi izliyoruz" demişti. Bölgenin değil BBG evi gibi, anahtar deliği gibi izlenemediği açıktır.

Ölen asker ya da militan fark etmiyor. Ölenlerin yerini yenileri alıyor. Her iki taraf da, kendi haklılığını ortaya koymaya çalışıyor. Tehlikenin farkına varmaya çalışanlar, yavaş yavaş "Birlikte yaşamak zorunda mıyız?" cümlesini dillendirmeye başladı.

Birlikte yaşama koşulları ortadan kalkıyor. Bu koşullar daha da güçlenmeye başlarsa, bu görüş daha yüksek sesle dillendirilmeye başlanacak. Benim derdim, Misak-ı Milli sınırları filan değil. Ulusların kaderlerini tayin hakkına her zaman inandım, inanmaya da devam edeceğim. Zaten hangi ülke, kurulduğu günden sonsuza kadar aynı toprağa sahip olabilir ki?

Şunu açıkça ortaya koymamız lazım; birlikte yaşamak her zaman mümkün. Ama kimse kimseye kan hesabı yapmayacak, kelle sayısı tutmayacak, kin gütmeyecek, nefret beslemeyecek. Böylesi bir durumda neden birlikte yaşamayalım.

Önce birlikte yaşayıp yaşamak istemediğimizi sorgulamamız gerekiyor. Eğer birlikte yaşamak istiyorsak, şiddetin her türlüsünü reddedip, şiddeti destekleyenleri reddedip, adım atmamız lazım. Adımdan kastım, açılım denen ne idüğü belirsiz bir olgu değil.

Bu devletin özür borcu olduğu çok kişi var. Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Rumlar. Bunların hepsinden bir özür dilenmelidir. Yola önce böyle çıkılması lazım. Öte tarafın da, silahlarını acilen bırakması lazım. Elde silah, barış konuşamaz kimse. Tabii barış konuşmak isteniyorsa. Yok elde silahla devam edilecekse, ne silah biter, ne de o silahı tutacak insan.

Türkiye'de yaşanacak bir iş savaş, bu ülkenin felaketi olacaktır. Çünkü her şey olup bittikten sonra, sadece analar değil hepimiz gözyaşı dökeceğiz. Döktüğümüz gözyaşlarından kan damlayacağını bilerek yaşamalıyız ve düşünmeliyiz. İşin sonunda, birlikte döktüğümüz gözyaşında boğulmak da var.

14 yorum:

mirmak dedi ki...

Bunun dışında demokratik haklar safsatasını da hoş bulmuyorum.

Nedir arkadaş, ne hakkın eksik diye sorarlar adama...

Kürtçe konuşmak eğitim almak konusunu dile getiriyorsan eğer o zaman ben sana dur derim.

Kürtçe Zazaca gibi içinde başka lehçelerinde, şivelerinde olduğu tarihin hiçbir döneminde aman aman bir edebiyat eserinin olmadığı bir dil.Arapça,Farsça Türkçe'nin karışımı.İki ayrı ülke farzetsek bibirimizi, şu an neredeyse Azerilerden daha fazla anlayacak bir topluluk var karşımızda.Bu ülkede kimse sokakta niye Kürtçe konuşuyorsun diye hesap sormuyor.

Bu ülkede herhangi bir çocuğun teorik de olsa Genelkurmay başkanı, Başbakan, cumhurbaşkanı olma şansı var.T.C. vatandaşı olmak yetiyor.Ki zamanında Kürt olan cumbabalarımız da vardı.

Ben iki sene Tunceli'de yaşadım.Ortaokul 1 ve 2. sınıfları Pülümür ilçesinde okudum.

Başımdan çatışmalar geçti.Üst kata roket girdi vs...

Ertesi gün okula gittiğimde oradaki insanların PKK lehine slogan attığına defalarca şahit oldum.Türkçe öğretmenimin eşini kaçırıp öldürdüler, ki o da öğretmendi...

O insanları gördüm.Öğretmenin öldürülmesine sevinen insanlarla aynı havayı tenefüs ettim. Ben Ankara'da öğrenimime devam ettim. Onlar şu an dağlarda.İçlerinden sadece 2 kişinin dağa çıkmadığına, çıkmayacağına eminim.Çocuk saflığı mı dersiniz bilemem ama sadece ama sadece 2 kişinin onlardan olmayacağına, onlara katılmadığına eminim hala.

Onların arasında da aklı selim insanlar olduğunu biliyorum ama onlar kendileri arasında azınlık.

Biz Türkler, onları hala affedebiliriz tüm bu yapılanlara karşı ama onlar ne olduğunu bilmedikleri şekilde nefret ediyorlar ülkemizden ve bizden.

Bizden nefret etmelerine sebep olacak yaptığımız pek bir şey yok.Onları öldürdüysek onlar bize silahla saldırdığı içindir.

Orada tarım alanları açıldı, barajlar yapıldı...O bölgede değerli madenler var.Ben bölünmeye karşıyım.Benim gibi düşünenler çok...

Dedelerimiz Çanakkale'de Sakarya'da savaşırken o bölgeleri de kurtardık. Kurtuluş savaşı da dahil olmak üzere, Osmanlı emrinde savaşa giren Kürt nüfusun sayısı da bellidir...

Şimdi bölünmekten ayrışmaktan bahsediyoruz. Bizler toprak kaybetmeyi sevmeyiz.Gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür.

Yukarı Fırat da, Yukarı Murat-Van'da bizimdir.Dicle bölümü debizimdir.Orası sadece onların olamaz.

Bizler devlete yüklü yüklü vergiler ödüyoruz.Oradaki insanlar çocuk başına para alıyorlar.Din kisvesi altında birkaç kadınla evlenip hepsinden sürüyle çocuk sahibi oluyorlar...Devletimiz bez parası mama parasına kadar ödüyor.Onlar elektriği suyu bedava kullanıyorlar.Burada insanlar zar zor evleniyor.

Ortada bir yanlışlık var ve bu yanlışlık biz Türkler aleyhine.Demokratik hakların ihlal edildiği taraf biziz.

mirmak dedi ki...

Peki intikam duygusu yok edilmeli...

Ben şunu düşünüyorum ve benim gibi düşünen çok insan olduğunu da biliyorum.Açıklayayım.

Bu kürtlerin derdi ne idi neden böyle oldu?

söyledikleri ve dillerden düşmeyen bir durum: Burada fabrika yok yatırım yok...

Bunu söyleyen insanların öncelikle coğrafi gerçekleri bilmesi gerek. Hangi coğrafya okumuş aklı selim insan varsa, hakkari'ye fabrika olmayacağını bilir. Bir hinterland olmayan doğu anadolu güneydoğu anadolu'ya yapılacak yatırımlar bellidir. Hidroelektrik santralleri barajlar...Maden açısından zengin bir bölgedir Yukarı Fırat bölümü...
Madencilik yapılır bu bölgede bu alanlara yakın fabrikalar kurulur belki...Ya da çok masraflı demir yolu/kara yolu ulaşımı ağı ile batıya taşınabilir buradaki madenler. Ama fabrika her yere kurulamaz. Doğunun her yerine asla ve asla fabrika yapılamaz yatırım yapılamaz.

Öncelikle coğrafi sebepler ile bu fabrika yatırımı safsatasının boş olduğunu düşünüyorum. Yatırım ise GAP var...Bu bir yatırım değil miydi?

ayrıca yatırım yapılmayan başka illerimiz de var.Gümüşhane, Bayburt...Siirt'ten Bingöl'den farkı olmayan şehirler bunlar.Buralarda yaşayan insanlar yatırım yok diye ayaklanmıyor...

Bu noktayı bilmek önemli diye düşünüyorum.

mirmak dedi ki...

Yazmış olduğum uzun yazı maalesef silindi.Daha sonra geniş bir vakit bulduğumda yazdığım uzun yazıyı tekrar tamamlamak niyetindeyim.

koala dedi ki...

@ CaptainIrmak; söylediklerini yadsımıyorum ancak öyle ya da böyle eğer bu işin sonlanmasını istiyorsak kesin ve net biçimde nefret ve kini yok etmemiz lazım. Öğretmenin öldürüldüğünde zafer çığlıkları atan insanların karşısında başka şeyler için zafer çığlıkları atan insanlar oluşmaya başladı. Ki, bence tehlike de burada başlıyor zaten. Nefretin sınırı yoktur. Dün Yunanlıları nefret duyuyorsun, bugün Kürtlere nefret duyarsın, yarın İsraillilere, diğer gün Lazlara, diğer gün ABD'lilere. Bitmez tükenmez bu nefret. Pompalanması bir dolu çevrenin işine geliyor çünkü. Karşına nefret duyacağın hep birilerini çıkartacaklar.

Yatırım meselesi filan değil bu sadece. Elbet sorunlardan biridir ama öncelik değildir. Yani safça "Yatırım yaparsak bu iş biter" gibi bir düşünceyle olmaz. Tarihsel bir süreçten söz ediyoruz. Osmanlı'dan bu yana gelen bir politika var Kürtlere karşı. Türkiye Cumhuriyeti'nde de süregeldi. Halen de devam ediyor.

Bu süreçte Kürtlerin bembeyaz ve kar tanesi olduğunu söylemiyorum. Elbette hatalar karşısında, başka hatalar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Ama silahla bu işin çözülemeyeceğini görmek bu kadar mı zor? Yok işte olmuyor? Dağdaki çapulcu diye baktığın adamla 30 yıldır savaşıyorsun. Akıttığın kanın haddi hesabı yok.

Devlet, günah çıkarır gibi bugün Doğu'da pek çok yerde kaçak elektriğe göz yumuyor, vergi verilmemesini sağlıyor. Böylesi aptalca günü kurtaran hadiselerle bu iş çözülmez. İyisi mi mail at, öyle konuşalım.

Saunders82 dedi ki...

Silahla çözülemiyorsa ne ile çözülecek? Bu adamlar bizim içinde yaşadığımız ülkede durmadan silah kullanıyorlar, adam öldürüyorlar ve bunu bişeyleri dayatmak için yapıyorlar. İstenenler net ve ortada.

Bu adamların başlarında şimdi cezaevinde olan komutanları varken bu tür hadiseler olmuyordu. Ağrı Dağı'nın eteklerinde 5000 kişiye iştima alıyormuş Iğdır'da bize söylenen bunlar. Böyle dönemleri gören bir grup 30-40 arası askeri bir seferde vururken, öğrenci,öğretmen,köylü kadın,çocuk,bebek vuruyorken bu tür bayrak açmalar ortaya çıkmadı hiçbir zaman.

Şu anda bilerek ve isteyerek müsaade ediliyor ve Türklerin sinirleri yıpratılmaya çalışılıyor. Gerçekten de sabırlı bir milletmiş. Bu AKP döneminde yaşanılanlar hiçbir dönemde bu kadar aleni yaşanılmadı.

Geçen yaz Antalya'nın her köşesine maliyeden adam göndermişler. Önce tüm doktorlara, sonra diş hekimlerine, sonra avukatlara vb. meslek gruplarına zorla tehdit ederek kazançlarına büyük rakamlar yazdırmışlar. Demişler ki sizin kazancınız az gözüküyor bunu arttırın. Arttırmazsanız gereğini yaparız. Rakamları pazarlık yaparak belirlemişler. Korkan aman başıma bişey gelmesin diyerek arttırmış bazılarından 120.000 lira gibi uçuk meblağlar almışlar.

Aynı ülkede yaşıyoruz. Bir taraf bedavaya yaşıyor, hak talep ediyor diğer taraf tabiri caizse götünü veriyor. Biz Doğu'yu gidip gezmek istediğimiz halde başımıza bişey gelir korkusuyla gidemiyoruz, arkadaşlar Antalya ve bilumum turizm merkezlerinde gayet güzel çalışıp, işletmeleri bir bir alıyorlar. Almasınlar mı? Alsınlar ama bu ikiyüzlülük nedir?

Hak talep eden azınlıkların istekleri bitmez. Çeşitli kültürlerin tarihini okuyan herkes bilir. Bu ülkede biliyor. Onun için 30 yıldır bu iş devam ediyor. Hiç masum olmayan ülkelerin ve büyük devletlerin tarihin her döneminde gözünün olduğu bir bölgede topraklarımız var. Böyle bir anlayış yok olamaz da. Memnun olmayan gitsin İngiltere'ye, Almanya'ya sığınsın. Çoğu da yapıyormuş Almanya'da yaşayan yakınlarımız Kürtlerin birbirlerini darp ettikten sonra Alman konsolosluğuna gidip askerler bize zor kullandı diyerek sığınma hakkı talep ediyorlarmış. Almanya'daki Türklere karşı da huzursuzluk çıkarıyorlarmış.

O yüzden gittiği yere kadar, sonra başımızı biz vururuz duvarlara...

koala dedi ki...

@ Saunders82; bizim yaşadığımız ülke değil mal herif, hep birlikte yaşadığımız bu ülke. anahtarı ne zaman sana verildi, benim mi haberim yok. silahla geldiğin nokta budur. bravo bu sığ anlayışın için. senin gibi okumuş adamlar böyle düşünürse, sokaktaki beyinsiz faşiste kızmamak lazım

Saunders82 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

ne saniyodunuz!.. Simdi, silahlarin sesinden, cikan dumandan bisey gozukmuyor ama siz asıl silahlar sustugunda, kan ve gozyasi dindiginde gorun kini.

'begenmeyen gitsin' begenmedigimiz icin ozurde dileyelim mi?.. Istermisiniz?..

ps: Turkum ve PKK karsitiyim; legal illagal adam oldurmeye karsiyim!..

koala dedi ki...

Ya sev ya terk et dememişsin, onu da söylersen tam olur. Türk olmayı ne zaman seçtin merak ettim? Buna yanıt verirsen sevinirim. Yani kimliğini nasıl belirledin?

Adsız dedi ki...

2. kez yaziyorum: hata msj. geldi simdiden pardon!

'begenmeyen gitsin' diyen ben degilim Saunders82 adli kullanici. O soruyu ona yonelik yazmistim: belirtmeliydim, pardon!

'begenmiyorum ve gitmiyorum' bunun icin Turk oldugumu belirtmek durumunda kaldim!..

'begenmeyen gitsin' soyleminden rahatsizim: NTV spor'a bir ileti yazmistim: NTV'de ki Galatasaray dusmanligina son vermeleri konusunda... ilgili kisinin (F.A.)bana gonderdigi iletide de ayni sey soylenmisti: 'begenmiyorsaniz izlemeyin'. Baska ulkelerde boyle bisey var mi bilmiyorum: sadece Turkiye'ye ozgu seyler vardir ya; sanki onlardan biri bu!..

koala dedi ki...

@ Adsız; pekala o halde bir sorun yok. Benden sana öneri, sana yollanan o elektronik posta eğer duruyorsa, sana vereceğim iki adrese, ben eleştiride bulundum ama böyle bir yanıt aldım diye bir elektronik posta at. Emin ol F.A. adlı arkadaşın işteki son günü olur.

Bu ülkede ya sev ya terk et yaygın bir söylem. bir nevi iliklerimize işlemiş durumda. ister severim ister sevmem, nerede yaşayacağıma da beyinsiz üç-beş faşiste soracak değilim.

Adsız dedi ki...

Sozkonusu iletiyi yazali uzun bir zaman oldu. Ancak yine de duruyordu. Fakat kisa bir sure once sildim. Çünkü, iletiyi Universite uzantili mail adresimden gondermistim ve Universite, sistemi yavaslattigi gerekcesiyle tum eski iletilerin silinmesi gerektigini duyurdu. Bende sildim. Notunuzu okuyunca bilgi isleme sildigim iletilere ulasabilir miyim diye bir ileti gonderdim ve yanitlamislar:
*******
Backup ünitemiz bulunmaktadır. Resmi bir yazı ile Daire Başkanlığımıza ne amaçla bu
e-postayı istediğinizi bildirmeniz gerekiyor. Daire Başkanlığımız uygun bulursa
dilekçenizi backup ünitesindeki tüm e-postalarınız çekilebilir.
*********

O iletiyi tam olarak ne zaman yazdigimi hatirlamiyorum ama hatirladigim bazi seyler var: sanirim 1 hafta sonra Kucuk Hakan NTV'den kovulmustu. Ve ayrica kisa bir sure once NTV'den kovulan Hincal Uluc'a bir restoranda plaket mi ne vermislerdi.

Olay su: NTV mutemadiyen ve aleni Galatasaray dusmanligi yapiyordu ve ben de F.A'ya simdi tam olarak ne yazdigimi hatirlamadigim bir ileti yazdim. Hatirladiklarim: Galatasaray maclarini Fenerbahceli Rıdvan yorumlamasin. Ve de Kucuk Hakan Galatasaray yorumcu kadrosunu isgal etmesin. Bana gelen yaniti kelime kelime hatirlamiyorum ancak genel olarak soyleydi: Rıdvan'a Rıdvan diyemez misim, arkadasi miymisim (Rıdvan'ın kendisine ait bir benzin istasyonu var ve adi: Fenerbahceli Ridvan'in yeri; ama F.A'ya gore benim Ridvan'a Ridvan demem dogru degilmis!) Ve Kucuk Hakan hakkinda yazdiklarim da dogru degilmis -ki o Galatasaray'a, Milli Takim'a yillarca soyle hizmet vermis, boyle bilmem ne yapmis. (F.A'ya yazdigim iletide neden o kadar basariliydida yurtdisinda tutunamayip Galatasaray'a geri dondugunu ve satilinca ben daha oynayacagim diyip gittigi Rize'den bile kovuldugunu, ve ondan sonra Galatasaray dusmanligi yaptigini yazdim. Ayrica o kadar ovdugunuz Kucuk Hakan'in f tipi cemaatciligininden neden bahsetmiyorsunuz -ki kendisi itiraf etti diye yazmistim)

F.A. ayrica universite uzantili bir adresten yazdigima gore; akademisyen olmaliymisim ve bu iletiyi bir akademisyene yakistiramadigini soyledi. Ve de begenmiyorsam izlemememi yazdi. Kendisi soru sordugu icin 2. kez yazdim: Ben de Ridvan ve Kucuk Hakan'i NTV'ye yakistiramadigimi soyledim (daha dogrusu yazdim) Ayrica, yillarca NTV'de calismis Hincal Uluc'un isine son verildigini Vatan Gazetesinden okuyunca ogrenmesi NTV'ye yakisiyor mu diye sordum. Tabii ki yanit gelmedi, zaten beklemiyordum: Bir hafta sonra Kucuk Hakan kovuldu. Hincal Uluc bir restoranda plaketle onore edildi. Ridvan ise hakkinda ki dinleme iddialarina, bahis meselelerine karsin hâlâ orada.

Hepsi bu kadar:-)))

koala dedi ki...

Sana Fuat Abi yanıt vermiş sanırım. İlginçtir, hiç tarzı değildir bu tip karşılıklar vermek ama muhtemelen bezmişlerdir, gelen tepkilerden.

NTV'nin son yıllardaki tarzı o. İstemeye bakmasın, tıklamasın, okumasın. Ben en kalitelisini yaparım, kimse beni ilgilendirmez.

Sana yazdığım işteki son günü olur hadisesini tamamen geri alıyorum. Fuat Abi'yse sana yanıt veren olmaz. Ama tabii hoş bir tarz değil. Akılları elbet bir gün başlarına gelir. O zaman geç olmasını ümit ediyorum.

Ayrıca, Rıdvan kardeşim işte, mis gibi de Rıdvan. Hatta küfür etmediğine teşekkür etmeleri lazımmken, son derece yanlış bir cevap vermişler. Herif yorumcu diye ortalarda dolanıyor ya, ona yanıyorum.

Adsız dedi ki...

msj. gitmedi diye yine yazmistim. Gitmis, son yazdigim iletiyi dikkate almayiniz!..

Kimse isinden falan olmasin. Ben zaten o iletiyi bana yanit yazsin diye yazmamistim; Galatasaraylilarin NTV'nin politikasindan rahatsizlik duydugunu bilsin diye yazmistim.

Hatta iletiyi bir arkadasima okuttum o da bana; 'ya F.A'a aslinda Galatasarayli' diyince sok olmustum; nedense Galatasarylilar hep boyle Galatasaray'a objektif oluyorlar.

Ayrica, bahisi, dinlemeyi gectim; Rıdvan'in Mehmet Topuz olayindaki rolunu biliyorsunuz; sadece bu olay bile oradan kovulmasini gerektirirdi. Ama neyse arkasinda F.A. Aslanlar gibi duruyormus; yani Rıdvan oyle dedi.

ps: bana gelen ileti onun isimi ile gelmisti ve iletinin altinda onun ismi yaziyordu.