Her dönemin Belediye Başkanları Turkuaz Ali Müfit ve Muhallebi Çocuğu Kadir, İstanbulluların tek bir kez akbil dokundurarak, tüm kenti dolaşacağı yalanını halka yutturdular Zaten daha sonra halk, mecbur edildi bu aygıtın alınması için.
3 trilyon liralık yolsuzlukta ben sağ, sen selamat, herkes 'alnının akıyla' bu işten sıyrıldı.
Şimdi aradan 11 yıl geçti. Neredeyse her İstanbullu'nun anahtarlığına iliştirilmiş bu "Akıllı Bilet" uygulamasından vazgeçildi.
Neden?
Artık "Manyetik Geçiş" adı verilen sisteme geçilecekmiş çünkü.
Peki Neden? İBB'nin internet sitesindeki bilgileri aynen yazıyorum..
Temassız Elektronik Biletin Ortak Özellikleri
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geliştirdiği, antenli temassız kart teknolojisine dayanan elektronik bilet.
* Kullanılan antenli temassız kart teknolojisi Mifare DesFire 4K (2004’te ullanılmaya başlanmıştır) bilet olarak Türkiye’de İLK ve TEK, dünyada 7. uygulama.
*Sağladığı yüksek güvenlik özellikleri açısından diğer kartlardan üstün.
* Diğer şehirlerde uygulanan kart sistemlerinden teknolojik olarak farklı.
* Kullanım kolaylığının yanı sıra elektronik biletlerimiz iniş/binişlerde işlem süresini oldukça kısaltıyor. Mesajlar ve melodiler hariç elektronik biletlerimizin işlem süresi yarım saniye.
* Elektronik bilet okuyucuya sürekli yaklaşık tutulduğunda bilet değeri ardı ardına düşmez.
* “Temassız Elektronik ” biletler sayesinde adet ve saatleri, kullanımın hatlara dağılımı ve otobüs başına yolcu yoğunluğu hakkındaki rakamlara kesin ve doğru olarak ulaşılabiliyor.
Mantıklı bir açıklama gören var mı? Yoksa ben mi algılayamıyorum da ekrana bakıyorum bir süreden bu yana, anlamak için.
Ülkede paralar suyunu çekti. Satılacak fabrika, toprak, liman, orman, para edecek KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsü) kalmadı. Millete limitlerin üstünde vergi yükü bindirildi. Daha fazlasını yüklerlerse, koltuklarında oturamayacaklarını da biliyorlar.
Dikkat edin, bu yıl kimseye odun, kömür, erzak dağıtıldı mı? Dağıtılmadı. Çünkü devletin kasası takır takır boşaltıldı.
O zaman ne yapmak gerekir? Haliyle, kafayı çalıştırıp, yeni kaynaklar getirmek gerekir.
İşte, tam bu noktada; Muhallebi Çocuğu Kadir, Vikingler'deki Vicky gibi parmaklarını şıklatarak yeni bir fikir üretiyor: Buldummmm. Temassız Elektronik Bilet.
Bak süper fikir aslında. Zaten süper teknoloji toplumu da olmuşken hazır, temas etmeden bilet okutacağız. Bak sen olaya.
Temas dedim ya, aklıma geldi. Lan angutlar, bileti temassız okutacak millet de, o tıkış tıkış otobüslerde, vapurda, metrobüste, tramvayda arkamdakinin bilmem neresi bana değmeden beni taşıyabilecek misiniz? Kimseye temas etmeden, ben otobüse binebilecek miyim? Yoksa bilet temaslı olmuş, temassız olmuş bana ne.
Muhallebi Çocuğu, sen hiç sabah 7.30'da otobüse bindin mi? Sabah 07.30'da metrobüse bindin mi? Akşam saat 19'da Mecidiyeköy-Bakırköy hattında yolculuk yaptın mı? Bir bin, bir bin temasın kralını yaşarsın.
Muhallebi Çocuğu sana soruyorum; hiç Cevizlibağ'da metrobüsten inip, bardaktan boşanan yağmurun altında, o merdivenleri yüzlerce insanla çıktın mı? Ya da inmeye çalıştın mı?
Temassız elektronik biletmiş. Şu millette biraz akıl olsa, biraz beyin olsa, bak nasıl birbirimize temas ederiz. Böbreklere işleyen bir sızı olarak temas halinde bulunuruz.
Akbil'de 3 trilyonluk soygun yapıldı, bakalım bu temassız elektronik bilette ne kadar yapılacak. Biz bu kadar aptal olduktan sonra, daha çok temas ederler bize. Yoksa temas edile edile hissizleştik galiba.
"Yok, küfür etmeyeceğim" dedim içimden ama ben bunların vicdanına sokayım...
10 yorum:
O kadar şey var ki içimde boşaltmak istiyorum ama sanki duvara konuşucakmışım gibi geliyor susuyorum..Aziz Nesin'e hak vermekten başka çarem kalmıyor...Hocam senden yer kaldıysa eğer birazda ben sokayım bunların vicdanlarına.
Bu kartın hiçbir özelliği yok biliyor musun? Londra'da da bu karttan kullanılıyor ve daha ilk kullandığımda ulan bizim akbil çok daha iyiymiş bundan demiştim.
Akbille aktarma vb. şeyler yapılıyor kartla bunlar oluyor mu? Aktarma olmayınca/indirimli biniş olmazsa ve bunu da halk zaten gidip alırsa diyecek bişey kalmıyor.
Bu halkı aydınlatacak bir platform yok, yoktu, olan bişeyler varsa da artık kalmadı. İnsanların hiçbir şeyden haberi yok. İnsanları aptallaştırıyorlar. Medya kanalları yalan dolanla tıkalı. Durmadan ısıtıp ısıtıp aynı konuları milletin önüne getiriyorlar. Bu tarz şeyler hiç gündeme gelmiyor.
Acilen bir aydınlatma platformu kurulmalı. Tabii İstanbul'a değil Türkiye'nin her yerine ulaşabilecek, gerçekleri halka anlatabilecek bir grup oluşturulmalı ve siyasi olmamalı bu grup. Nasıl ve ne şekilde yapılmalı? Önce İnternet'ten başlamalı böyle bir organizasyona.. Akılda kalıcı bir logosu ve mottosu olmalı ve bu tür haberler ile önce bilinçli kesimden başlayıp bilgisiz toplumu ortadan kaldırmalı...
koala teknolojinin bu sefer akbilden temassiz elektronik bilete gecmesini mi elestiriyorsun, yoksa böyle bir teknolojinin kullanilmasina zaten mi karsisin? Bende acikcasi anliyamiyorum, bu sene bir hafta istanbuldaydim, akbil denen seyi bilmiyordum gelene kadar ve yeni birsey oldugunu düsündüm, halbuki 11 senedir kullaniliyormus. Simdi yeni bir icaat, önemli olan eskisine göre nekadar arti degerin oldugu, ve senin dedigin gibi hic bir arti deger görünmüyor. Zaten elektronik bir sisteme gecilmis, o sistemde yolcularin gelis gidisi, hangi otobüsün / tramvayin / metronun nezaman ve nekadar kullanildigi acik olarak analize edilebiliyor.
Ve o dava konusunun bir kisaca anlatan linkini verirsen sevinirim, ilgimi cekti...
tskler!
@ Anoz; eleştirim olarak halkın soyulmasına. teknolojiyi kullanırsın tabii ki. dersin ki insanlara, "Akbilini getiren herkes yeni sistemi kullanacak. Kimse ekstra para vermeyecek" Bak nasıl kabul ederim.
Ama zamanında Akbil için ayrı para alacaksın, sonra başka sistem getirip para alacaksın. Bitmez bunun sonu. Kaldı ki, ben artısı eksisi olmasına bakmıyorum. Kağıt bilet olsun ama halkı insani koşullarda taşısınlar. Bana ne, kağıt olmuş, elektronik olmuş. Kol gibi fiyat yapacaksın, tıklım tıkış taşıyacaksın insanları. Sikerim öyle elektroniği. Ben aldığım hizmete bakarım
Google'a 'Albil Davası' yazarsan önündeki sonuçlardan bir dolu link çıkıyor.
'Akbil Davası'
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=85337&yazarid=42
Yalçın Bayer'in 18.07.2002 tarihli yazısında delil karartılması sonucu yolsuzluğun 5-6 trilyonluk bir kısmı ispatlanabilinmiş.
+ Ayrıca "Sabih Kanadoğlu'nun gönderdiği dosyalar nedeniyle Erdoğan hakkında açılan ikinci dava oluyor. İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk dava ise, Erdoğan'ın yakını olan Albayraklar'a verilen ihaleler nedeniyle, 'ihaleye fesat karıştırmak'tan açılmıştı."
+ Ayrıca "Erdoğan ve Gürtuna haklarındaki İGDAŞ dosyasının ise Eyüp Savcılığı'nca henüz soruşturması sürüyor."
+ Sanıklar arasında adı geçen ve 12 yıldan az olmamak üzere ağır hapisle cezalandırılmaları istenenlerden bazı isimler şunlar: Recep Tayyip Erdoğan (AKP Genel Başkanı, eski Belediye Başkanı), Ali Müfit Gürtuna (Büyükşehir Belediye Başkanı), Mehmet Mustafa Açıkalın (görevden alınan Büyükşehir Genel Sekreteri), Necmi Kadıoğlu (Erdoğan'ın yakın arkadaşı, danışmanı ve görevden alınan Büyükşehir İştirakler Daire Başkanı), Prof. Erman Bülent Tuncer (Erdoğan'ın danışmanı), İdris Naim Şahin (Erdoğan'ın Genel Sekreter Yardımcısı, şu anda AKP Genel Başkan Yardımcısı), Nihat Macit (Erdoğan'ın İmar Daire Başkanı), Şenol Demiröz (Kültür Daire Başkanı, BELBİM Yönetim Kurulu üyesi), Harun Karaca (Erdoğan'ın arkadaşı ve danışmanı), Mehmet Duman (Erbakan'ın eski avukatı, Erdoğan'ın danışmanı, Dış İlişkiler Müdürü)
Bunlar 2002 seçimlerinden 2-3 ay öncesine dayanan yeni açılmış davalar.
Aşağıdaki linke de tesadüfen denk geldim. Vural Savaş Teke Tek'te bu konuyu açmış sonra Başbakanlıktan jet hızıyla 'email' ile cevap gelmiş. Demişler ki bu davalardan başbakan olmadan önce beraat etmiş Erdoğan. Milletin yorumlarına bir bakar mısın kime ne anlatacaksın:
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=54178
Burda da Akbil davasının karara kaldığı söyleniyor. Tarih 22.10.2003. Erdoğan çoktan başabakan olmuş!!!
Yalçın Bayer'in 2002'deki yazısının sonuna eklediği mesaj da dikkat çekici ve günümüze ışık tutar nitelikte:
‘Bu ülkede insanları kandırmak istiyorsan ya umut vereceksin ya da korku...''
('Yüzyılın dolandırıcısı' Selçuk Parsadan),
kullanılması imkansız olan, metrobüs duraklarının ortada olmasından dolayı, çift kapılı daha pahalı,ayakta çok insan varken kasan, rampa çıkamayan metrobüsleri al, bilmem kaç milyon euro zarara girelim, tabi aracı akrabaları oldukları için onlar kara geçsin. kartları değiştir üstüne durduk yere bizden para al. sonra vay efendim yarım saniyemiş hızlıymış. girişlerin hızlı olmasını istiyorsan para karşılığı şöförlerin sattığı akbili yasakla bak bakalım girişler nasıl otomatikman yarım saniye aralığına düşüyor.
bunun yanında birçok şehirde bu uygulama vr. Eskişehir, bildiğim kadarıyla izmir...
Getirelim akbillerimizi, yenisiyle değiştirelim ne diye yeniden para veriyoruz burası ayrıca bir kuşkudur.
Halkın şunu idrak etmesi lazım. Bunu anladığımızda yönetimdekiler istedikleri gibi hareket edemez.
Abdullah Gül ya da Erdoğan'ın benden ya da sizden herhangi bir farkı yoktur. Bir ülkenin yönetiminde talip olan insanlar herhangi bir vatandaştan farklı değillerdir.
Konuyla bağımsız olarak, içişleri bakanının geçen gün söylediği:
Velev ki habur'da yanlış yaptık sözü içler acısı bir durumdur.
Bunun sonu, velev ki, ülkeyi sattık ne olmuş yani'ye varır.
Bunun gerekçesini açıklamaları gerekir. Siyaseti, idaresi şeffaf bir ülkede bu uygulama tepeden inme yöntemle tanıtılmaz.
''Biz yaptık, bunu değiştiriyoruz, o kadar...'' Mantığıyla yapılmamalı bu işler.
Madem Kadir Topbaş bu sistemi değiştirecek. Çıkar bir Saygın haber kuruluşuna canlı yayında anlatır. Dürüst insanlar böyle yapar. Halka saygısı olan insanlar böyle yapar. İktidardaki bu parti de dahil olmak üzere başımıza yönetmek adına gelen insanların halka saygısı yok. Kendilerini padişah sanıyorlar.
Ayrıca, akbilin neresi kötüymüş kardeşim? Akıllı manyetik kartmış... Zamanında yok muydu akıllı manyetik kart? Akıllı manyetik kartlı telefon kartlarımız yok muydu allahaşkına. Madem öyle neden akıllı kart tercih edilmediğine dair Geriye yönelik bir soruşturma açıklamı, yeni bir soruşturma. Madem yönetmeye talipsin yaptığın işin en iyisini yapmakla mükellefsin. İşini eksik yaptıysan, işini doğru yapmadığından dolayı soruşturulman gerekli.
Bunun yanında Kanunumuzdaki dokunulmazlık'ın işlevsel olmadığını düşünüyorum.
Erdoğan velev ki, yolsuzluk yaptı. Bu durumda kamu vicdanı yolsuzluk yapmış bir insanın cumhurbaşkanı, başbakan ya da milletvekili olmasını kabul etmez. Yasalar da kabul edilmemeli. Dokunulmazlık, ilgili kişinin görev süresince vermiş olduğu kararlar ve söylemiş ya da yaymış olduğu fikirleri kapsamalı. Bir cumhurbaşkanı trafik kurallarına uymadan hareket edemiyorsa, o ülkede bunun adı demokrasi olmaz, saltanat olur.
@ CaptainIrmak; zaten temelde karşı çıktığım şey temassız olması, elektronik olması filan değil. adam gibi bir açıklama yapılmadan, bunlar değişecek şeklindeki faşizan tavır ve insanların cebinden çıkartılmaya çalışılan para ile verilmeyen hizmeti süslemek.
Yorum Gönder