6 Ocak 2011

Ezeli rekabet, ebedi dostluk mu? Güldürmeyin adamı


Nefret böyle bir şey. Onlar yapıyorsa, biz de yaparız mantığı.
Rakibinin flamasına, renklerine, bayrağına bile tahammül edemeyen bir zihniyet. Herkesin, herkese düşman edildiği, kimsenin bir başkasını içine bile sindiremediği aptalca bir yarış.
Şenol Güneş önceki gün şahane bir laf etmiş, "Eskiden yoksullar oynar, zenginler izlerdi. Şimdi zenginler oynuyor, yoksullar izliyor" diye.
O tribünlerde ister Fenerbahçeli, ister Galatasaraylı, ister Beşiktaşlı olsun. Aynı kadere mahkûm edilen, insanlardan oluşuyor. Herkes evinden, eşinden, çocuğundan artırdığı parayı rengine aşık olduğu takım için ayırıyor.
Son parasını harcayarak geldiği o maçta saatlerce aç kalıyor, stattan evine yürüyerek gidip geliyor.
Türkiye'de futbol son 20 yılda inanılmaz bir değişim gösterdi. Bayrağa kol geçiren yöneticiler, rakibinin aldığı Avrupa kupasıyla dalga geçmeye çalışan 'koca koca' adamlar, gazeteciyim diye ortalıkta dolaşan Selçuk Yula benzeri soytarılar, bulduğu her fırsatta rakibini aşağılamaya çalışan yönetici bozmaları.

Tüm bunlar olup biterken, sonra bir bakıyorsunuz bu hareketleri yapan adamlar sarmaş dolaş, 'dostluk' mesajları veriyor. Aynı masada kadeh tokuşturuyor, birbirlerine övgüler düzüyor.

Taraftarın ayırdına varamadığı şey, filler ve çimen hikâyesinden başka bir şey değil. Üsttekilerin tepişmesi sırasında altta sadece ve sadece eziliyorlar. Oysa pek çoğumuz, üş aşağı beş yukarı benzer koşullarda yaşıyoruz.

Şu fotoğrafı gördükçe midem bulanıyor. "Ezeli rekabet, ebedi dostluk" diye ortalarda naralar atılır. El ele kol kola mesajlar verilir. Ama olan gariban bir işçinin işinden atılmasıyla kalır.

Neden peki? Galatasaray'ın stadında Fenerbahçe flaması açtı diye. Vay anasını satayım suça bak sen. O flamayı indiren kim tanımıyorum. Ama en büyük rakibinin renklerine saygısızlık etmek, kimseye bir şey kazandırmaz, büyüklüğünü kaybettirmek dışında.

Kimse bu işi "Ama onlar da..." ile başlayan bir cümle ile savunmaya çalışmasın. Bu işin aması olmaz. Bir adamın ekmeğine mani olmaktan daha büyük bir şerefsizlik olamaz.

Bu şerefsizliğe imzasını atan adamların Galatasaraylı olduğunu bilmek insanın için acıtıyor. Biz bu değildik, böyle değildik. Şimdi herkes gibiyiz, insanın canını bu sıkıyor.

İşin daha can acıtan kısmı ise kimse bundan bir rahatsızlık duymuyor ve üstüne üstlük "Biz herkesten farklıyız" diye kıçını yırtarken, aslında çaresizliğin çığlığını atıyor.

Şu adam iş bulana kadar, içimiz rahat ederse bize de ayıp. İmkânı olan birileri umarım ki, kendisine ulaşır.

1 yorum:

TribunselSevda dedi ki...

Kapıda başkanların çıkmasını beklerken korner bağrağının arka tarafında ki girişten 2 kişi Galatasaray ve Fenerbahçe atkısını yanyana açtılar, dostluk mesajı vermek amacıyla. Biz gidip görüntü alana kadar güvenlikler atkıyı elinden alıp adamı uzaklaştırdılar olay yerinden, üstüne bide resim çekiyoruz diye bizi itmeye başladılar.

Olayı mimara anlattılar adam gülüp geçti, Adnan Polat'ın suratı acaip asıktı bu olaya bozuldu sanırım. Daha önce Localara bile aldığı basın mensuplarını o gün tribüne kitletti. Ne yapacağımızı şaşırdık. Adamlar stadı dolaşmaya başlarken bizde tribünden çıkmak için tel örgülerden falan atlamak zorunda kaldık.