24 Mart 2011

Özgürlük tüm onursuzların hakkıdır artık


Polis tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" kitabının taslağını imha etmek için Radikal Gazetesi'ni basıyor.

Evet yıl 2011, daha birkaç ay öncesine kadar darbecilerle hesaplaşma sözü veren hükümetin Başbakanı'nın ağzından düşürmediği "Benim polisim" tırnağı içindeki polis, bir gazete binasını basıyor.

Gazete binalarını basmak, sosyalist basın için alışılageldik bir, rutin bir işlemdir fakat bu kez basılan gazete ulusal yayın yapan sermayeye ait bir gazete.

Polisin amacı daha basılmamış bir kitabın, basını engellemek. Hatta kimde kopyası varsa onu imha etmek. Bunun için gece saatlerinde de kitabın basımının yapılacağı yayınevini iki kez basıyor.

Sözümona kitabın tüm doküman ve nüshalarına CMK 121, 122, 123/2 124, 127 uyarınca el koyuyor.

Ülkenin başbakanı daha 10 gün önce "Bizim dönemimizde hangi gazetenin manşetine karışıldı" diyerek, ülkede herkesin gözünün içine baka baka yalan söylerken, bir yandan da "Türkiye'de gazeteci kisvesi altında ne tür kirli oyunlar oynandığını, medyanın terör örgütlerine nasıl değirmen altından kirli su taşıdıklarını görmelerini istiyorum." diyerek, yargı süreci devam eden bir dava sonuçlanmadan bazı gazetecileri terör örgütlerine yardım ettiğini savunuyor.

Darbelerle hesaplaştıklarını söyleyenler; yaklaşık 5 yıldan bu yana kendi sivil darbelerini planlamakta ve uygulamaktadır. İşin garibi bu ülkede, kendine sosyalist, aydın diyen birtakım çevrelerin de bu darbeyi bilinçli ya da bilinçsiz desteklemektedir.

Kitapların yakıldığı dönemlerin geçtiğini düşünüyorduk oysa kitaplar basılmadan suçlu duruma gelmiş ve devlet tarafından imha edilir hale gelmiştir.

Gazeteciler, birer birer terör örgütü üyesi olmakla suçlanıp, ülke için tehdit oluşturma suçlamasıyla karşı karşıya ve tutuklanmaktadır.

İktidar karşıtı milletvekilleri, alanlarda gaz bombaları, basınçlı sularla püskürtülmektedir.

Ülkede her türden muhalif ses, polis ve devlet baskısıyla dayak, gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya gelmektedir.

Üniversiteli gençler, sadece pankart açtıkları için haklarında yıllarca hapis istemiyle dava açılmakta ve hapishane köşelerine terk edilmektedir.

Ve biz bu olan biten her şeyi sıradanlaştırıp, hayatımıza devam etmekteyiz.

Aslında şu tüm olan bitene en iyi örnek, bugün gazetesine baskın düzenlenen, arkadaşının kendisine verdiği kitabın nüshalarını vermediği taktirde "Terör örgütüne yardım ve yataklık" suçundan hakkında işlem başlatılacağı söylenen Ertuğrul Mavioğlu'dur.

Ne demişti Ertuğrul Mavioğlu bundan birkaç yıl önce; "Türkiye Ergenekon davasıyla bağırsaklarını temizliyor."

Bugün muhtemelen Ertuğrul Mavioğlu, o bağırsakların bir parçası olup olmadığını ciddi anlamda sorgulamaya başlamıştır.

Evet yıl 2011 ve Türkiye'de kitaplar hâlâ yasaklı, örgütsel doküman ve imha edilmesi gereken tehlikeli bir materyal.

Ne demişti Başbakan Erdoğan referandumdan önce, gözyaşları içinde devrimci ve ülkücüleri anarken, "Darbelerle ve darbecilerle hesaplaşmak için referandumda evet oyu istiyoruz."

Sivil darbe ve sivil darbecilerle hesaplaşmak için Türkiye'nin önünde son bir şans olarak sandık konulacak. Herkes gayet iyi biliyor ki, Türkiye'de sandık hiçbir zaman çare olmadı ve yine olmayacak.

Durmak yok, yola devam. Demokratikleşiyoruz ve bağırsaklarımızı temizliyoruz. Öyle değil mi "yetmez ama evetçiler!"

Yetmeyecek, göreceksiniz. Bu kadarla sınırlı kalmayacak. Takke düştü kel göründü. Siyasal iktidar, toplumdaki her tür muhalifi içeri atmak için elinden geleni ardına koymayacak. Ergenekon denen dava, minik bir kartopundan çığ haline ilerliyor. O çığın altında çok kişi kalacak.

Kimler mi o çığ altında kalmayacak?

Onursuz korkaklar,
biat edenler,
köşeye çekilip izleyen gurursuzlar,
ve iktidarın vazgeçilmez destekçileri.

Bunlardan biri olmayı içinize sindiriyorsanız, 'Özgür ve demokratikleşen Türkiye'nin sokaklarında rahat rahat gezebilirsiniz. İsterseniz 70 yaşında tecavüzcü olun, isterseniz insanları boğazlayan, diri diri toprağa gömen Hizbullahçı olun. Sakın korkmayın çünkü özgürlük sizin hakkınız.

Onurunu koruyanlar için hapisane köşelerinde mutlaka bir yer ayırtılacaktır, endişe etmeyin.

4 yorum:

Berkant dedi ki...

Bugün Danıştay 6.daire başkanı Bekir Aksoylu başkanlığının devamı için gerekli olan 80 oyu alamayarak başkan seçilemedi ve istifa etti. Peki Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı olan , geçenlerde anıtkabire yapılan yürüyüşteki 46 onurlu insandan biri olan bu başkanı kimler oyladı biliyor musunuz? Cumhurbaşkanın atadığı 70 ten fazla yeni üye..Artık girilmedik kale kalmadı. Yakında kale diye başka yerlerimize girmeye başladıklarında (ki giriyorlar) ... Mutluluklar diliyorum.

TribunselSevda dedi ki...

HABER: "Hozat'ta belediyenin "Deniz Gezmiş" isminin caddeye verilmesi talepleri "ayrımcılığa ve bölücülüğe" yol açtığı gerekçesiyle reddedildi. "

bunların getireceği demokrasinin içine ishal şeklinde sıçayım, köpekler.

Adsız dedi ki...

takke belliydi de.. gören gözlere.

hem kel hem fodul seviciler varken!

bir değil beş değil milyonlarca köre 'kör kör parmağım gözüne' yaz yaz sonuç vermiyor maalesef. kaldı ki 'gö üne parmak yese' ne olacak.. duyarsızlaşmışsa kitle.

bu rezil rüsvaya karşı mücadelede.. size, ses veren tüm dostlara saygılar sevgiler
-------------
bi yorum ekleyene kadar anam ağladı. yine Dee!!
...mahkeme kararlarını-erişimi engelleyen sistemlerini,zihniyetlerini yedi ced...seviyorum ;-O
kanla abdest alan- tazeleyen bu embesilleri

kaptan dedi ki...

cesaretini kaybetmis halkim , onurunuda gururunuda kaybeder korkaklar bulgur kamyonlarinin onunde yuvalasir cesaretliler acindan olur, o fani dunyayi hepimiz tadacagiz neyin korkusu bu sanki sabanci gibi milyarlarin varda kaybedeceksin:)) ulan umudun bile yok..bari cik meydana kendine cocuguna umut ol..