11 Mayıs 2011

Kaset üstünden alçalan ve alçaltılan Türk siyaseti


Türk siyaseti her zaman kirliydi. Ancak hiçbir dönem bu kadar rezil, aşağılık, pespaye bir noktada olmadı. Her ne kadar halkın yarıya yakını desteklese de, Akp bu tablonun ana sorumlusudur.

Ülkenin başbakanı pozisyonundaki kişi, şu ortalarda dönen kaset skandalları için "Bunlar genel" deyip, skandalların odağındaki kişiler üstünden mensubu oldukları siyasi partilere son derece iğrenç bir belaltı siyaset yapıyor.

Oysa aynı Erdoğan, Deniz Baykal'ın görüntülerinde yer aldığı kaset sonrası "Bunları siyaset malzemesi yapmayacağız. Bu son derece çirkin" açıklamasında bulunmuştu. Fakat zaman geçtikten sonra gördük ki, gerek Baykal, gerekse de yerine geçen Kılıçdaroğlu'nu sürekli bu kasetlerle vurmaya çabaladı.

İlginçtir, Başbakan'ın rakiplerini siyaseten zayıflatma anlayışı, ya tarihten ya da bu ahlâk dışı elde edilen görüntülere dayanıyor. CHP'yi İsmet İnönü üstünden, MHP'yi iktidar döneminden.

Aslında her iki siyasi partiyi de, pek çok açıdan zayıflatabilir. Fakat Erdoğan, en kolay ve en adi yolu seçiyor.

Röntgencilk, teşhir ve bunların üstünden şantaj yapmak ciddi anlamda büyük şerefsizlik. İnsan bir noktadan sonra düşünmeden edemiyor, bunların üstünden siyaset yapmak acaba şerefe, edebe, ahlâka ne kadar uygun düşüyor? Ya du bunu yapanlar, kendilerine bunu kondurabiliyorlar mı?

Akp'nin seçim stratejisi, referandumda alınan oylar üstüne kurulu. Alınan yüzde 58'lik oy, özellikle MHP tandanslı seçmenden kapılan oylar, Akp'nin temel hedefi. Bunun için de, şu an ortalarda dönen kasetlerden medet umuyor.

Tabii bu kasetlerin, Akp için bir başka yararı da, ülkede olup biten skandalların üstünü örtmeye yarıyor. Örneğin; 1 milyon 700 bin öğrenci ve onların ailelerinin yakından ilgilendiği sınav skandalının konuşulma ve ilgi oranı gitgide düşüyor.

Oysa olan bitene baktığımızda, artık adına skandal bile diyemeyecek noktaya geldik. ÖSYM Başkanı Ali Demir, televizyoların karşısına çıkıp, önce "Şifre yok" diyor, ardından "Şifre var" diyor, sonra bir bakıyoruz ki, ÖSYM savunmasında şifreyi kabul etmiyor.

Öğrencilerin aldığı puanların yarısından fazlası, hesaplanamamış, boş kâğıtlara 420 puan geliyor, boşu olmayan öğrencinin boşu görünüyor, doğrusu olmayanın doğrusu çıkıyor v.s. v.s.

Deniz Feneri diye bir dava var mı yok mu belli değil. Almanya'da birkaç ayda tamamlanan davanın Türkiye ayağı, ÖSYM skandallarını araştıran Cumhuriyet Savcısı'na emanet ediliyor. Emanet edilen bu dava 3 yıldır tozlu raflarda bekliyor. Sonra öğreniyoruz ki, seçimden sonraya ertelenmiş.

Ülkede sosyalist, devrimci, milliyetçi, ulusalcı, yurtsever sözün özü Akp ve iktidarına karşı çıkan herkes hakkında soruşturmalar açılıyor, operasyonlar düzenleniyor, gözaltılar, sonrasında bitmeyen davalarla insanlar hapishane köşelerine terk ediliyor.

İşsizlik, yokluk-yoksulluk, cari açık, adaletsizlik, sansür, eğitim eşitsizliği, Kürt sorunu gibi can yakıcı konular ülkenin gündeminde olması gerekirken, "Pascal, Nihat'ı dövdü", "İki siyasinin daha kasedi çıktı", aşk, cinayet, vahşet, seks gibi konulardan kafamızı bile kaldıramıyoruz.

Bu ülke 7 yıldır yönetilemiyor, yağmalanıyor, yağmalatılıyor. Ülkenin tüm ekonomisi neredeyse inşaat sektöründen döndürülmeye çalışılıyor. Yani kısacası rant ekonomisi. Başbakan otomobil satışlarıyla övünürken; birileri kendisini asıyor, bebekler anne kucağında ölüyor.

Seçimlere kadar ne olur bilinmez ama şu bir gerçek ki, Türkiye'de siyaset zıvanadan çıktı. Akp hiçbir şeyi başaramadıysa bile bunu gayet iyi başardı (!)

Kuvvetle muhtemel, bu kasetlerin ardı arkası kesilmeyecek. Çünkü bunları kim servis ediyor, bu görüntüler kimler tarafından nasıl alınıyor, internette kimler yayınlıyor üzerine gidilmiyor bile.

Akp, mevcut koşullardan memnun ve her kasette avuçlarını biraz daha ovuşturuyor.

Ahlâksızlık bir siyaset biçimi haline getirildi. Daha ne kadar ahlâksızlaşacağız, bunları siyasi malzeme yaparak daha ne kadar alçalacağız, meçhul.

Başbakan'ın, bırakın başbakanlığını, kendisini Müslüman sayan, Müslüman kabul eden bir adamın Süleyman Demirel için "Daha ayakta zor duruyor" demesi bile, bu işin ne denli çirkinleştiğinin ve şereften yoksun yapıldığının göstergesidir.

Sormak gerekir, "Acaba kendinden yaşlı biri için böyle bir ifade kullanmak Müslümanlığa yakışır mı?"

Bunun da cevabını; CIA ajanı, ağlak imam verim bir gün umarım...

4 yorum:

kaptan dedi ki...

bu siyaset zihniyeti uzun zamandir calisiyor once mazlum ve magdur sonra biat sonra tum kurumlari vasifsiz ici kof ve bos hale getirmek sayalim bir once nereden basladilar 80 sonrasi kose donme ve memurum isi bilirle buralara kadar geldik bundan sonrasi yok artik yok son duraktayiz, en guvenilir kurumlarin ici bosaltilmis ve etkisizlestirilmis arsiz bir saldiri var halkin ustune hayasiz bir baski var insanlarin ustune, issizlik korkusu aclik korkusu sokaklarda kalirim korkusu arti bizden degilsen yasam hakki yok korkusu gecmis olsun diyecegim dilim varmiyor.

Turan dedi ki...

Tayyip'in de kasedi var. Ama götü yiyip adam gibi yayınlayan ve üstüne giden ulusal medya yok haliyle.

http://www.youtube.com/watch?v=C_vglTrmdfY

Ozan dedi ki...

abi her şeyin üstü o kadar güzel kapatılıyor ki mesala Japonya deprem haberleri birden bire kesildi çok nadir yayınlanıyor ama buna değinsen ya manyak olursun ya komplo teorisyeni ben hala bu referandumun ne işe yaradığını anlamış değilim millet o kadar götünü yırttı iyi sanş bu kaçmaz falan filan öyle pek köklü bir değişiklik yapılmadığı gibi seçim sonrasına atıldı seçim sonrasında da birşey yapılmayacakya istedikleri anahtarları alıp gerekli kapılara girdiler işte...

Barakuda dedi ki...

şu kaset olayı baştan sona büyük iğrençlik, buna edecek laf yok.. hazırlık aşaması, montajı, servisi, zamanlama vs.. ancak mağdur kişilerin bu çirkinliği dillerine dolayıp yaptıklarını ahlaklı bir davranışmış gibi göstermeye, yoksaymaya çalışmalarına inanamıyorum.. son iki mhpli çıkmış ben haram para yemedim yolsuzluk yapmadım şerefliyim vs diyor.. bu nasıl bir utanmazlıktır ya.. dinle diyanetle zerre ilgim olmaz ben olaya sadece ahlaki açıdan bakıyorum ve gerek bu adamların gerekse de önceden bu tarz olayları açığa çıkmış kişilerin ahlakından ve şerefinden büyük şüphe duyuyorum, hatta eminim ne oldukları hakkında.. karısını aldatan, bunu sayısız kez yapan, para yediren, ev açan vs bir sürü halt yiyen adam vatanı da satar rüşvet de yer yetimin hakkını da gasp eder.. bu kadar basittir bu iş.. ve inanıyorum ki o mecliste parti ayırt etmeksizin, 550 adamdan en az 400 450 tanesi bu tür işlere girişiyor.. ne olacak ki.. paran çok, gücün çok, karın yaşlı, ihtiyaçların! da var, gerisi çok basit.. büyük ahlaksızlık, şerefsizlik.. yapılması da.. ortaya çıkarma aşaması da.. ama ne olacak.. akp misyonunu tamamlayacak, gün gelecek bu planları yapan akp nin naneleri de aynı şekilde ortaya çıkacak.. görecekler günlerini.. sonra da daha boktanı gelir, ve bu ülkede hiçbir bok düzelmez.. bu kadar çıkarcı, tembel, yalancı, ahlaksız, sözde dindar, sözde laik vs bir toplumdan umudum yok.. bencillik dizboyu.. her kesimden.. koyun gibi hükmedilmeye alışmış herkes.. kim karnını doyurursa ona kuyruk sallar.. bana dokunmayan yılan bin yaşasın derler.. osman terkan soruyor kaset skandalı ne iştir diye, adam diyor sibel can hadise tarkan falan çıkardı ya o diyor.. al sana.. bitti..