17 Mayıs 2011

Türk futbolunun 'Zafere Kaçış'ı 17 Mayıs 2000


Bologna maçı ilk tur, Fenerbahçeli bir arkadaşım var Naim, "Bologna'yı eleyemez Galatasaray. İtalyanlar'ı geçmek zordur. Bu turda elenirsiniz" diyor.
"Bekleyip görmek lazım, bu yıl takıma güveniyorum." diye yanıtlıyorum. İlk maç ve ikinci maç Naim yanımda "Bologna iyi bir takım değilmiş. Bundan sonraki turda patlarsınız ama".

İkinci turda rakip Dortmund. Naim "Dortmund sizi kabak gibi oyar. Her iki maçta da yenilirsiniz. Herifler birkaç sezon önce Şampiyonlar Ligi'ni aldı daha." diyor.
"Naimciğim, bak bir önceki turda da böyle çok emin konuştun, hatırlıyorsan. Oynanmamış maç hakkında yorum yapıyorsun gereksiz yere." diye yanıt veriyorum.
Hagi'nin muhteşem golü, Hakan Ş'nin inanılmaz vuruşu ve turu atlıyoruz.
Naim, "Ahı gitmiş vahı kalmış lan bunların. Bu muymuş abarttıkları Dortmund." diye burun kıvırıyor sonuca.

Rakip Real Mallorca. Pek çok Fenerbahçeli gibi Galatasaray'ın bir an önce elenmesini bekleyen Naim yine işbaşında "Herifler geçen yıl İspanya Ligi'nin altını üstüne getirdiler. İki maçta da, bırak beraberliği gol atamazsınız."
"Valla Dortmund'u eledikten sonra kimseden çekinmiyorum Naimciğim. Mallorca'yı da eleyebiliriz. Ama sen konuşmaya devam et, iyi geliyor" diyorum.
İspanya'da turu aşırtıp işi bitiriyoruz. Naim, "Ulan harbiden ballısınız. Geçen yılki takımdan eser kalmamış. Bitmiş bu Mallorca, bir daha İspanya Ligi'nden maç bile izlemem." diye hem sinir yapıyor, hem de içten içe bir endişe kaplıyor.

Yarı finalde Leeds United ile eşleşiyoruz. İçimde "Bu kupayı alacağız" duygusu, su yüzüne çıkmış. Naim sinirden kuduruyor. Bu kez yine kendinden emin "Hahahaha, Leeds geldi, Leeds. Eğer beraberlik alırsanız iki maçtan birinde, bir daha futbol konusunda yorumda bulunmayacağım."
İlk turlarda yaptığı konuşmalar sinirimi bozuyordu oysa her konuştuğunda kupaya yaklaştığımızı görmek suratıma sırıtma duygusu yaratıyor, "Naim bak kupayı almaya doğru ilerliyoruz, farkında değilsin. Mantıksız yorumlar yapıyorsun."

Leeds'te Hagi'nin Elland Road'u sessizliğe gömen penaltısı, Hakan Ş'nin kariyeri boyunca attığı en güzel gollerden biri ve "Spor tarihinin en ballı takımı olarak finale yükseldiniz. Var ya, süper şerefsiz bir takımsınız. Adamların taraftarlarını öldürdünüz, beyin olarak bittiler. Yoksa ağzınıza sıçarlardı."

En sonunda final maçı gelip çatıyor. Bir öğrenci evindeyim. Kaç tane sigara içtim bilmiyorum. Evin içinde çoğunluğu Fenerbahçeli olan bir gruplayım. Biri hariç hepsi Arsenal'i destekliyor.

Maçın başlamasına 15-20 dakika var. Balkona çıkıp bir sigara yakıyorum. İlk gittiğim Galatasaray maçı aklımda, 5-0'lık Neuchatel Xamax maçı, İnönü Stadı'nda Galatasaray'a küfrettiğim 1-0 yenildiğimiz Banik Ostrava maçı, Hayrettin, Uğur, Muhammet, Rambo Yusuf, Prekazi, Hagi, hepsi birkaç nefeslik sigaraya sığıyor.

İçeri giriyorum, 5 dakika ya var ya yok. Naim kendinden gayet emin bir biçimde, "Acıyorum size biliyor musun? Bir final maçında en fazla fark yiyecek takım olarak tarihe geçeceksiniz. Rezil olacaksınız ve pişman olacaksınız finale çıktığınız için."
Gülümsüyorum sadece "Biz bu kupayı alırız Naim. Ümitsizce çırpınıyorsunuz, farkında bile değilsiniz."

Maçla ilgili hatırladıklarım o kadar az ki. Penaltılardan sonra zıplıyorum ayağa "Budur lan budur" diye bağırıyorum.

Gülemiyorum, ağlayamıyorum, donup kalmışım. Oysa çok emindim kupayı alacağımızdan.

Maçın bitiminde Fenerbahçeli olan annem arıyor telefonda "Oğlum ben artık Galatasaraylı oldum" diyor, ağlayarak. Koyveriyorum kendimi, avazım çıktığı kadar ağlamaya başlıyorum, "Seni çok seviyorum anne" diyerek.

Telefonu kapatıyorum, beni Galatasaraylı yapan Ayhan dayım arıyor, "Aldık dayı aldık kupayı" diyorum, gözlerimde yaşlarla.

İçeri giriyorum, Naim; "Penaltılarla alırsınız ancak. Bu maç 100 kere oynansa 99'unda yenilirdiniz, o biri denk geldi." diyor, suratı ekşi mi ekşi.

"Siktir git Naim" diyorum sadece.

Üstünden 11 yıl geçti. Birileri "Unutun artık hâlâ UEFA Kupası'yla övünüyorsunuz" diye 17 Mayıs'ı unutturmaya çalışıyor.

Üstüne koyabilecek keşke başka şeyler de yapabilseydik. Olmadı diye 17 Mayıs'ı unutacak değiliz. 17 Mayıs sadece Galatasaray'ın değil, bu ülkenin yüzakıdır.

17 Mayıs gecesi; Senegal'de Galatasaray bayrağı sallandıysa, Almanya, Fransa'da, Belçika'da, Hollanda'da, işçi Türkler 18 Mayıs sabahı göğüslerini gere gere fabrikalarına girdiyse, Türkiye'de insanlara umut aşıladıysa, kimseye unutturmaya niyetimiz yok.

17 Mayıs 2000 Türk futbolunun Zafere Kaçış'ıdır.

Naziler, müttefikleri omuzlara alıp stadyumdan kaçırıyor ama bize unutturulmaya çalışılıyor, "Hâlâ mı UEFA Kupası?" diyorlar.

Beyinlere kazınsın diye söylüyorum, 17 Mayıs 2000'i asla unutmayacağız. O gururu, onuru hep yaşayacağız. İster ligi 15. bitirelim, ister küme düşelim, ister 50 puan fark yiyelim.

Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu...

O gece söylediğim gibi "Siktir git Naim!"

8 yorum:

ozdmroz dedi ki...

Daha önce okumuştum böyle bir yazını. Şuan tüylerim diken diken olarak okudum. Aslında Naim'e en baştan demek lazımmış (Bende de çok Naim arkadaşım vardı)

Bu gururu yaşatan TD gelecek görünüyor başımıza, bekleyelim. Bir daha başaracaktır.

Adsız dedi ki...

üstad Benimde yan apartmanda böyle bir arkadaşım var iki bina arası 5 metre pencereden pencereye konuşabiliyoruz o derece.

Adam bütün turlarda rakipleri tutmakla yetmedi, vieranın kaçan penaltısına kadar arsenalli, biribirimizi perdeler çekik camlardan izliyoruz, 3. penaltı ümitin golünde sonra yalandan sevinmeye başladı,sen misin bunu yapan, kolonları bir dayamışım pencereye 5 metreden marşımızı bir açmışım, Ulan Ahmet dinle bi zahmet diye de bağırdığımı hatırlıyorum, en sonda mahhalemizin asfaltına uzan 10 dakika yattığı mı ve ağladığımı hatırlıyorum.

Her yıl bu maçın TRT de oynamasına Tepki gösteren FB liler bu iş tepkiyle olmaz yapın daha iyisini onu yayınlasınlar. Bizde susalım.

11-17 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti içindeki Cumhuriyetçiklerin Trawma Haftası etkinliklerle kutlanacak.

11 Mayıs
5+1 Türkiye Kupası Final Travması
13 Mayıs
Fenerbahçe Stadının açılış maçı Travması 19 Mayıs 1932 (2-1 Galatasaray)
14 Mayıs
Denizli Travması
16 Mayıs
Bursadan Gol haberi mi var ? Travması.
17 Mayıs
Tesadüf Kupası Travması.

Anoz dedi ki...

Ne dersin, Isvicrede gurbetci olarak bunu yasamak bambaskaydi. Bologna'yi takmiyorlardi, ama is Dortmund'a geldiginde baslamislardi: Bu sefer bittiniz oglum, bitirecekler, sizi diye. Gectik, Mallorca geldi, sansiniz yok dediler, caktik 4 tane. Leeds geldi, oda zamanin en iyi Leedslerinden biri: Bunlari zor gecersiniz dediler, gectik. Arsenal geldi: Yerler oglum sizi dediler, artik söndünüz dediler. Onlarida gectik.

Real Madrid geldi: Gülerek Real Madrid dediler, sizi bitirirler dediler, onlarida devirdik. Ondan sonra büyük bir sessizlik, ve bizim Avrupa Zaferimiz. :)

Zordur Gurbetde sonuna kadar Galatasarayi desteklemek ama hayatimin en güzel anlarindan biridir 17 Mayis 2000.

Ogulcan dedi ki...

haydi oğlum haydi oğlum, gooll, gool gool cimbom,kupa bizim, korkunç bir şey, ağladık be abi hüngür hüngür ağladık,çocuklar gibi ağladık,hala hala tüylerim diken diken oluyor.. türkün zaferi...

cihan dedi ki...

ne naimmis arkadas? dunyanin butun takimlarini eleyip o kupayi alsak duruma uygun bir bahane uretirdi kesin. naim de klasik bir fenerli havasi var. onlarinki bambaska bir sey iste ismi koyulamaz.
neyse biz her zamanki gibi isimize bakalim.

bugun geri zekali(fenerli)nin birisi tarihle ovunmeyi birakin artik yazmis. lan sigir ben o basarilari yeri gelince ovunmek icin kazandim. yarin hemen unutayim diye degil...
neyse yalandan yere sinir yaptim bak yine... biz kendi isimize bakalim.

Old Sports Pub dedi ki...

Naim gibi düşünenlerin topuna "Siktir git Naim!"

bay tükancı dedi ki...

Bugün trt 3 verdi final maçını.Aynı heyecanı sanki geri yaşar gibi oluyor insan, 10 kişi kalmış takım, bülentin omuzu kırılmış, capone ve taffarel sakat devam ediyor.Müthiş bişeydir bu.
Seninde dediğin gibi biz en iyisini yapana kadar en iyisi bu.
Güzel anlatım içinde ayrıca tebrik ederim.

Adsız dedi ki...

naim tam bir yavsakmis koala reis