15-16 Haziran 1970 tarihinde İstanbul’da işçi sınıfı, fabrikalardan, işletmelerden, atölyelerden sokaklara taşmış, devletin örgütlülüklerine yönelik saldırısını bu direnişleri ve yürüyüşleriyle geri püskürtmüşlerdir. Devlet, 1963’te yasalaşan sendikalar, toplu sözleşme ve grev yasalarında değişiklik yapmak için görüşmelere başladı. Getirilmeye çalışılan düzenlemelerle, işçi sınıfının devrimci örgütlenmesi olarak güçlenmeye başlayan DİSK’i (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) kapatmayı amaçlıyordu. İşçi sınıfı örgütlülüğüne yapılan bu saldırıya yanıt vermekte geç kalmadı ve yasanın görüşülmesi aşamasında sokaklara çıktı.
TÜRK-İŞ Konfederasyonu’ndan ayrılan üç sendikanın (Maden-İş, Basın-İş ve Lastik-İş) ve onlara katılan iki sendikanın (Gıda-İş ve Türk Maden-İş) 12 Şubat 1967’de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kurmaları ile o zamana kadar topladığı aidat kadar emperyalist ülkelerden para alan ve işverenle her alanda uzlaşmacı tutum izleyen sendikacılığın karşısına gerçek bir sınıf sendikacılığı çıkmıştı. Kurulması üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen işçilerin kitleler halinde DİSK’te örgütlenmeye başlamaları tekelci burjuvaziyi önlemler almaya itmişti. Mecliste AP ve CHP ortaklaşa hazırladıkları bir yasa hazırlamışlar, bunun ile 274 sayılı sendikalar kanunu ve 275 sayılı toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanununda değişiklik yaparak, sendika özgürlüğü ile toplu iş sözleşmesi yapma ve grev hakkı dolaylı yoldan kaldırılmaya ve tek bir konfederasyon oluşturarak, DİSK’i işlemez hale getirmeye çalışmışlardır. 1970 Mayıs ayında Erzurum’da toplanan TÜRK-İŞ Genel kurulu’nda Çalışma bakanı Turgut Toker bunu “Yeni değişiklik tasarısı ile DİSK’in canına ot tıkanacaktır” diye izah etmiştir.
DİSK yöneticilerinin bir uyarı heyeti kurarak Ankara’da ana muhalefet partisi CHP’nin genel sekreteri Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Milli Birlik Komitesi senatörleri ile görüşmeleri sonucu değiştirmemiş, tasarı 11 Haziran 1970 günü 32 kişinin katıldığı bir oturumda mecliste onaylanmıştır.
15 Haziran Direnişi
15 Haziran Pazartesi öğle saatlerine doğru binlerce işçi iş bırakarak fabrikalarından çıkmışlar, bir bölümü Topkapı’dan, diğer bir bölümü de Gebze’den yola çıkan Vinlex, Sungurlar, ECA, Otosan, Silvan, Auer, AEG-Eti, Tikbaş, Doğu Galvanez, Arıtaş, Arçelik, Singer, Türk Demir Döküm, Profilo, Rabak, Magirus, Kavel, İşsan işçileri, bir yandan da yolları üzerindeki fabrikalardaki işçileri de davet ederek şehir merkezine doğru yürüyüşe geçmişlerdir. Daha sonra katılımlar ile 115 fabrikadaki 80 bine yakın işçinin katıldığı bu yürüyüş burjuvazide büyük bir telaş ve panik uyandırmıştır.
16 Haziran: Eylemler Artarak Sürüyor ve Kadıköy’de 3 İşçi Öldürülüyor
16 Haziran günü işçiler daha büyük katılımlar ile fabrikalarını terk ederek İstanbul’un her iki yakasında da şehir merkezine kadar inmişlerdir. Levent’ten yola çıkan Roche, Tekfen, Philips, Arı işçileri Mecidiyeköy’de diğer işçiler ile birleşmişler, Topkapı’dan yürüyen işçiler Cağaloğlu’na varmışlar, iki işçi kolunun kavuşmasını önlemek için Galata ve Unkapanı köprüleri açılmış, vapur seferleri iptal edilmiştir. Anadolu yakasında Otosan işçileri önderliğinde gruplar Üsküdar ve Kadıköy meydanlarına ulaşmışlardır. İşçilerin ellerinde “Sendikalar Kanunu Değişikliğine Hayır”, “Sendika Hakkımız Söke Söke Alırız” gibi sendikalarını savunan pankartların yanında “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” yazılı dövizler de dikkat çekmekteydi. Kuşdili ve Kadıköy Meydanında açılan ateşler ile 3 işçinin öldürülmesi üzerine, Kadıköy Kaymakamlığı da işçiler tarafından basılmış, Kaymakamlıkta yangın çıkmıştı. Hava kararırken işçiler sessizce dağıldılar.
16 Mayıs akşamı Kocaeli ve İstanbul’da 1 ay süreli sıkıyönetim ilan edilecek, bazı sendikacı, işçi ve gençlik önderleri tutuklanacak ancak davaları beraatla neticelenecektir. En önemlisi Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yapan yasa Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilecek, işçilerin bu eylemdeki haklılığı mahkemelerce de kanıtlanacaktır. Kazanan işçi sınıfı, kaybeden burjuvazidir.
1970’te 15-16 Haziran direnişi ile işçi sınıfı, sendikalarına, örgütlerine sahip çıkarak, saldırıları püskürtmüş, birliğinin gücünü göstermiştir.
Emperyalist yağmayı durduracak, sermayenin saldırılarına yanıt verebilecek tek güç işçi sınıfının örgütlü gücüdür.
İşçi sınıfı bugün içinde bulunduğu sürece karşı cevabı, tarihini hatırlayarak, tarihini yeniden yaratarak verecektir.
www.15-16haziran.com sitesinden alınmıştır...
16 Haziran Akşamının Şiiri
Hâlâ durur o akşam, belleklerinde,
mayalanır durur, birlikte bakmanın derinliğiyle,
önüne geçilmez coşkusuyla, birlikte yürümenin,
bir ağızdan söylemenin güzelliğiyle bir şarkıyı,
birlikte sahip çıkmanın bir öfkeye
bir hesabı birlikte ödetmenin
“düşen kalır, bırakın ağlamayı”
demenin kutsal ve hüzünlü aleviyle
yaşayıp durur o haziran akşamı.
Birlikte baktılar her şeye,
tek tek bakınca göremedikleri,
içine giremedikleri evlere baktılar,
bir yabancı gibi sığındıkları parklara,
bir ucundan geçip de yalnızlık çektikleri
koca koca alanlara,
tutamadıkları inceliklere baktılar
ellerinin nasırıyla,
kaçırılan değerlere baktılar, korunan bankalara.
Önlerine çıkarılan parmaklıklar
demirden değildi artık,
kendi sesleriyle konuşmuyorlardı
ağızlar karşılarında,
ve yerlerinde başka bir şey
dikilip duruyordu engellerin.
Yani korunan ve kaçırılan neyse
oydu yollarını tıkayan da,
üstlerine çeviren de oydu namluları.
Apaçık gördüler kim neyin hizmetinde,
gördüler kendi eğittikleri demir
düşman edilmiş ellerinin emeğine,
suyuna ter kattıkları çeliğin
gördüler çevrildiğini göğüslerine.
Ürettiği ne varsa, daha özgür,
daha yoğun, daha anlamlı yaşamak için,
esirgendiğini gördüler insandan
ve kavgasız elde edilemeyeceğini hiçbir şeyin.
Birlikte yaratılanı birlikte devşirip
evlerine dönenlerin o haziran akşamı
her sokağa çıkışları bir gerçeği belirtir:
Yaşamın güç ve onurlu kavgasında
omuz omuza olmak verimli bir ırmak gibidir,
yeni tohumlar saçar geçtiği tarlalara,
yürekleri yeni zaferlerle doldurur.
Ve birlikte duyulacak yeni sevinçlere kadar
o haziran akşamı mayalanır durur.
Kemal Özer
2 yorum:
Birlikte yaratılanı birlikte devşirmek
Yaşamın güç ve onurlu kavgasında
omuz omuza olmak verimli bir ırmak gibidir ve
o haziran akşamı mayalanır durur.
yolumuz siarimiz isci sinifinin yoludur, bu onurlu emekciler dustukleri yerden tekrar ayaga kalkacaktir,
Yorum Gönder