5 Haziran 2012

Yeter lan yeter!


3 Temmuz'dan bu yana gelişen süreçte... Yok lan, mal mıyım böyle başlayayım. Bunu duymaktan millet kusma noktasına geldi. Ağzını açan bu cümleyle başlıyor, sonun ne olduğunun önemi yok.

Akşama doğru Fenerbahçe yönetimi, bir açıklama yaptı, resmi internet sitesinden. Takkenin düşüp, kelin göründüğü noktaya gelindiğinin açık bir itirafı niteliğindeydi ama her zamanki gibi yiğitliğe bok sürmeden, tehditle bitiyordu. Bir yıldır aynı teraneyi duymaktan bıktım. Daimi olarak birileri tehdit ediliyor ama kim olduğu belli değil; ismi yok, cismi yok. Hedef kim, tamamen meçhul.

Lisede bir arkadaş vardı, eleman iki gün okula gelmedi. Telefon açtık, yanıt vermiyor v.s. Atladım evine gittim, herifin yüzü gözü dağılmış ama ilk cümle olarak "Abi sen onları görecektin, alayının suratını siktim" dedi. Fenerbahçe yönetimi de, tam böyle.

Ağzına sıçılmış, bir senedir taraftarını masallarla uyutuyorsun ama "Sabrımız taşıyor" diye gözdağı veriyorsun. Salak mısınız birader, göt elden gidiyor, siz halen sabırdan söz ediyorsunuz. Belli işte, ağzına yüzüne sıçmışlar, daha neyin delikanlılığını yapıyorsun.

Bugünden itibaren kuvvetle muhtemel, insanlar kandırıldıkları yönünde ikna olacaklardır. Buraya gelir, küfreder, bağırır, çağırır da, içten içe keriz yerine konulduğunun açık açık farkında. Bazıları zaten kerizliğe teşneydi, bazıları cidden saf takım sevgisi yüzünden bu hale geldi.

Şu bir yıla yaklaşan sürede, ortaya garip kanaat önderleri çıktı. Kitlesel olarak tanınmayan tipler, mitinglerde konuştu. Ne bileyim, kendimi yerine koyuyorum, Galatasaray Kulübü'nün düzenlediği mitingde konuşacağım. (Taraftar düzenledi diyenin de sıfatına sıçayım) Oğlum ben kimim lan, bir kulüp adına konuşacağım! Bir kere kendimde o haddi göremem.

Zaten bir noktada düşünürüm, "Mal mısın lan, koskoca kulübü savunmak sana mı düştü?" diye bir sorarım kendime. Hoş, şu sürecin öznesi Galatasaray olsa ilk cümlem "Şerefinizle ikinci lige gidip, temizlenip gelin" olurdu, o da ayrı hadise.

Bu kanaat önderlerinin ortak özellikleri, kulüp kalın bağırsağı şeklinde konuşmaları. Hakikaten hepsinin çalışma prensibi genel olarak bu yönde. Fenerbahçe Kulübü, söyleyemediği ama söylemek istediği pek çok şeyi, bu boşaltım sistemleri vasıtasıyla yaptılar. Bir taraftan kavgaya girmek istiyorlar ama ortadaki belgelere bakınca (Kime belge desem Emenike diye amk. Yavşak basının yazdığı ve olmayan bir şey, diğer olan her şeyi gölgeliyor ya da yok ediyor sanki) herifler açıktan kavga da yürütemiyorlar.

O yüzden, sıfatlarını kimsenin görmediği birtakım tipler peydah oluverdi ve "Haydi arkadaşlar Çağlayan'a", "Yürüyün koçlar Silivri'ye", "Topuk yaylasına gitmeyenin çükü düşsün" türünden gazlı-sazlı sözlemlerle insanları harekete geçirdiler.

Kitleleri harekete geçirmek sanıldığından kolaydır. Hele hele harekete geçmek için tetikle bekleyen insanlara yön tayin etmek çok daha kolaydır. Kitle bu gazlarla hareket etmeye başladı. Gaz yedi, dayak yedi, cop yedi. Bunları asla tasvip etmiyorum. "Oh olsun" türünden götlük kokan şeyleri asla söylemedim. Ancak şu kesin ki, pek çok insan savunduğu şeyi bilmeden sokaklara çıktı.

Zaten bir bölümü CAS davasının geri çekilmesiyle hayal kırıklığına uğramıştı ama bugünkü açıklamadan sonra pek çok kişi, oturup düşünecektir ve kulüple birlikte hareket eden bu kasık kılı kıvamında bir boka yaramayan kanaat önderlerinin, kendilerini yanlış yöne ittiklerini göreceklerdir.

O kadar gerizekalı ve aptallar ki, UEFA'nın işlevi olmayan dernek olduğunu bile söylediler. Lan kızım, lan evladım; ne çeşit bir tek hücrelisiniz siz?

Beyninizi götünüzde mi taşıyorsunuz? Herifler çatır çatır karar alıyor, "Şüphe bulsam sikerim" diyor, bunlar "UEFA cıss yapar yalanı tutmadı. Bu da geçer" diye eğleniyor. Lan bunu söyleyen, mahkemede "Ama ben bu kadar soru sorulacağını bilmiyordum" diye panikleyen sığır. Bu salağı önüne nasıl düşersiniz? Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birini savunmak bunlara mı düştü? Sadece şu soruyu sorsan kendine, zaten bunların ne kadar malak olduğunu anlarsın.

Olay artık öyle noktalara çekildi ki, şike davası Cihan Kırmızıgül, Ahmet Şık, Nedim Şener, hatta hızını alamayın Giordano gibi isimlerle örneklendirilir oldu.

Şuraya kadar küfretmedim ama buradan sonra ederim. Kitabınızı sikeyim sizin, Giordano'yu, üniversiteli bir genci, mesleklerini onurlarıyla yapan iki gazeteciyi, bir kompradorla nasıl bir tutarsın kafası olmayan deliksiz sik! Duyan sanacak ki, Aziz Yıldırım devrim neferi, doğru bildiklerinden vazgeçmediği için kellesini verebilecek onur abidesi.

Ulan herif bu ülkedeki futbolun geçmişini sikti, bunlar hâlâ herifi kime benzetsek de, daha mazlum bir hale getiririz derdinde. İki gramlık ahlakınız olsa, şu isimlerle Aziz Yıldırım gibi bir herifi biraraya getirmezsiniz. Ama yöneticinizin dediği gibi "Her yol mübah" size. Yeter ki, Aziz Yıldırım çıksın.

Şu işin içinde Galatasaray ve onun başkanı olsa, o başkanın hayatının sikilmesi için elimden geleni yaparım. Benim kulübümü her tür pisliğe, yozlaşmaya götürecek, ben onu savunacağım. Teeee amına korum öyle işin.

Cemaat dediniz, kulübünüzün ileri gelenleri bir taşaklarını yalamadığı kaldı. Siktir git, önce aranda anlaş gel.

Bir elinizi, yüzünüzü yıkayın. Size her gün yalan söyleyen insanları aranızdan sıyırın. Elbette insan tuttuğu takımı sever, ona toz konduramaz, kendine yediremez de. Bir zahmet oturup şu yöneticilerin muhabbetlerini okuyun. Şu sik kafalı Japon askeri kıvamındaki kanaat önderlerinizin de götüne tekmeyi basın. 3-5 salak, prim üstüne prim yaptı, kendilerine verilen emirler doğrultusunda.

Neyse uzattıkça uzattım. Bugünkü açıklamanın son cümlelerine esir oldum. "Açıkça ifade etmeliyiz ki, sabrımız taşmak üzeredir. Gelinen noktada, camiamız ve spor kamuoyu, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne karşı hukuk dışı yolları tercih edenlerle, her yerde ve her tür bedeli göze alarak savaşmaya hazırdır. Unutulmamalıdır ki Fenerbahçe darağacında değildir; Unutulmamalıdır ki Fenerbahçe son sözünü henüz söylememiştir."

Bak bak, açıklamaya bak sen. Sabrı taşıyormuş. Heriflerdeki nasıl bir sabırsa hiç taşmıyor ama her olayda da taşmak üzere. Öyle sınırda bir yerlerde taşmaya hazır bekliyor. O sabır taşmazsa geçmişinizi sikeyim zaten. Neyse ağzınızdaki bakla çıkartın, boş boş sallamayı bırakın artık.

Başkanları "Türkiye'yi sallayacak açıklama yapacağım" der, bırak sallanmayı, yellenemez bile.
Yöneticisi "Bu dava bizim onur davamız" der, söylemesinin ardından bir hafta geçmeden onurundan feragat eder. Sağınıza, solunuza bir bakın, bu kadar gaza gelmeyin. Hele hele birtakım salakların önderlik etmesi nedir lan!

Lan yeter! Hakikaten yeter. Çıkın adam gibi "Yaptıysak yaptık ama küme düşmek istemiyoruz" deyin. Söylemiyorsanız da, bırakın artık bu darağacı gibi iğrenç muhabbetleri.

Bu vesileyle Türkçe Olimpiyatları'nın da götüne koyayım...

4 yorum:

Lanceloth dedi ki...

Son söz süper olmuş, efsane bağlamışsın üstad :))... Ayrıca elin yabancısına iki şarkı Türkü öğretmeyle olimpiyat olmaz. Bana bu olimpiyat; müziği duyunca hemen ezberletilmiş kelimeleri sıralamalarıyla Pavlov'un şartlı refleksini hatırlatıyor :)) Bu vesile bende sevgilerimi göndereyim :))

Turan dedi ki...

Çakma Lacoste'umu giydim geldim hemen. Papaz başganımız beni beğenmediğini söylese de ben takip etmeye devam edeceğim. O bir kanaat önderi, o bir tribün lideri, o bir internet fenomeni, o büyük bir devrimci. Hesap vakti dedi hesap vakti geliyor, daha yeni başlıyor dedi o hakikaten daha yeni başlıyor. Daha ne desin adam. Bu vesileyle başganla aramızın düzeleceğini sanıyorum.

Oylar Anap'a.

poolyver dedi ki...

Bir an için gözlerini kapat ve tapelerde Aziz Yıldırım yerine Adnan Polat, Şekip Mosturoğlu yerine Adnan Sezgin, İlhan Ekşioğlu yerine Yiğit Şardan yazdığını düşün. Ben cidden basının ve masumiyet ilkesi,komplo diye götünü yırtan bu mal sürüsünün nasıl zıvanadan çıkıp ortalığı ayağa kaldıracağını hayal edemiyorum bile.

Kamil Güğüm dedi ki...

On numara hocam, eline sağlık.