21 Eylül 2009

Bu kalp seni unutur mu? -Hagi-


Bazı anlar unutulmazdır, Hagi'nin de Türkiye'ye gelmesi benim için unutulmazdı. 1990 ve 94' Dünya Kupası'nda futboluna âşık olduğum hatta bugün birçok kişiyi güldürece olsa bile "Maradona'dan bile iyi futbolcu" dediğim bir adam O.

Öğlen saatleriydi, o dönem ATV'de Galatasaray muhabiri olan abim telefon açtı eve ve "Oğlum şu an havaalanındayız, bil bakalım kimi aldınız?" sorusuna bir çırpıda saydığım isimlerden hiçbiri değildi Hagi. Çünkü O'nun buraya gelme ihtimalini hiç düşünmüyordum bile.

Sonra abimin "Oğlum senin için dünyanın en iyi futbolcusu kim? İşte o geldi" cevabına "Hadi lan, Hagi geldi de bari. Git kekleyecek başkasını bul." dediğimi hatırlıyorum.

Türkiye'ye gelişiyle bir takımın, bir ülkenin ve kendisinin kaderini değiştiren o büyüleyici futbolcunun önünde saygıyla eğilirim.

Lakabı: Karpatların Maradonası
Forma Numarası: 10
Oynadığı takımlar: Farul Constanta, Sportul Studentesc, Steaua Bucureşti, Real Madrid, Brescia, Barcelona, Galatasaray
Kariyeri boyunca attığı gol sayısı: 514 maçta 245 gol
Milli Takımlarda attığı gol sayısı: 125 maçta 35 gol
Milli Takım Başarıları: FIFA Dünya Kupası Finalleri (1990, 1994, 1998), Avrupa Şampiyonası (1984, 1996, 2000)
Kulüp Başarıları: Steaua Bükreş-Şampiyon Kulüpler Kupası (1987) Romanya Ligi (1987, 1988, 1989), Romanya Kupası (1987, 1988, 1989) Real Madrid-İspanya Süper Kupası (1990), FC Barcelona-İspanya Süper Kupası (1994), Galatasaray-UEFA Kupası (2000), UEFA Süper Kupası (2000), Türkiye Ligi (1997, 1998, 1999, 2000), Turkiye Kupası (1999, 2000).

DÜNYA KUPALARINDA VAR OLDU

Hagi 10 yaşında Romanya'nın Constanta takımının alt yapısında, komünizmin ülkeye getirdiği disiplinle yetişti. 17 yaşına geldiğinde profesyonel bir futbolcu olarak Constanta'dan Sportul Studentesc'e transfer oldu.

1985 yılında Romanya'nın en iyi oyuncusu seçildi. 1 yıl sonra da dünya arenasına açılacağı Steaua Bükreş'e transfer olarak bu takımla 3 lig şampiyonluğu bir de Avrupa Süper Kupası'nı kazandı.

Sovyetler'in dağılmasıyla başlayan süreçle beraber, "Demirperde"nin harika çocukları birer birer Avrupa kulüplerinin yolunu tuttu. Özellikle 1990 İtalya Dünya Kupası’nda Romanya ile sergilediği harika futbol Hagi'nin ilk durağının Real Madrid olmasını sağlamıştı. Real ile 64 maça çıkan Hagi 15 gol atma becerisini gösterdi.

Yetenekleri tartışılamaz Hagi takıma uyum sağlayamayınca İtalyan Brescia'ya transfer oldu. Milli Takım'da 1994 ABD Dünya Kupası’ndaki parmak ısırtan futbolu, golleri ve özellikle hafızalarda yer eden Kolombiya’ya 45 metreden attığı muhteşem gol ona İspanya kapılarını ikinci kez açtı.

Real Madrid'de çok sıkıntı çeken ve ırkçı tavırlara maruz kalan Hagi, intikamını en büyük rakipleri Barcelona'ya trasfer olarak aldı. Hagi'nin tek isteği Barca'da başarılı olup kendini ispat etmekti. Ama Romen yıldız istediği ortamı yine bulamadı.


FUTBOLU BIRAKMAK İSTERKEN YOLU TÜRKİYE'YE DÜŞTÜ

Hagi, iyi bir takımdan teklif gelmediği takdirde futbolu bırakmayı düşünüyordu. 30'lu yaşlara girmiş, ama ne mutluluk ne de kupa bulmuştu, Avrupa macerasında. İşte tam bu dönemde Galatasaray'ın devreye girmesi hem onun, hem de sarı-kırmızılıların kaderini değiştiren an oldu.

Vanspor maçıyla başlayan Galatasaray dönemi her geçen gün güzelleşti Hagi için. Türkçe öğrendi, herkesle uyum içinde çalıştı ve en önemlisi içindeki liderlik ruhunu takım arkadaşlarına kabul ettirdi.

O sezon 34 maçta 2789 dakika forma giydi, 14 Lig, 1 Avrupa Kupası ve 2 Türkiye Kupası olmak üzere 17 gol kaydetti. Hagi Galatasaray'da aradığı herşeyi; mutluluğu, sevgiyi, başarıyı ve de şampiyonluğu...

TÜRKİYE O'NU, O TÜRKİYE'Yİ ÇOK SEVDİ

Türk futbolunu Avrupa'ya tanıtıyordu Hagi. "Karpatların Maradona"sı Türkiye'deki ilk sezonunda şampiyonluk görmüş, ikinci yılında ise Şampiyonlar Ligi arenasına çıkmıştı. Türkiye'de iki şampiyonluk daha yaşayan Hagi'nin aklında tek şey vardı: Avrupa'da başarı.

Ama Şampiyonlar Ligi grubundaki iki Chelsea maçı herkese yine Avrupa hayalinin yine sona erdiğini düşündürdü. Ancak önce Hertha Berlin'i Almanya'da, ardından da son 5 dakikada gelen 2 golle Milan'ı Ali Sami Yen'de yenen sarı kırmızılılar gruptan çıkamasa da UEFA Kupası'ndan devam hakkını elde etti.

Aylar sonra Hagi ve arkadaşları Kopenhag'da UEFA Kupası'nı havaya kaldırmış, futbol hayatının sonbaharını yaşayan Hagi de, "Artık tamam" demişti.

Kafasında futbolu bırakmış olan Hagi, Galatasaray'daki son sezonunda istikrardan yoksun olsa da attığı inanılmaz gollerle vedasını yüceltti. Fakat hakem Erol Ersoy'la kavga etmesi ve kırmızı kart görünce sergilediği akıl almaz davranışlar, onun gerçekten de dayanacak halinin kalmadığının ispatı oldu. 6 maçlık cezadan faydalanan Hagi "kahraman" olduğu ülkesi Romanya'da ilk jübilesini yaptı.

36 NUMARALI RAKET GİBİ SOL AYAK

Mevki olarak orta sahanın ortasında, ileriye dönük orta saha ve sol kanat oyuncusu olarak görev yapan Hagi, zaman zaman forvet olarak ta görev yapmıştır.

Aktif futbol yaşantısında 10 numaralı formayı giyen futbolcunun en önemli özellikleri; 36 numaralı sol ayağını raket gibi kullanması, son derece gelişmiş futbol zekası, büyüleyici futbol tekniği, oyun kuruculuğu, yaratıcılığı, görülmemiş çalımları, son derece isbabetli pas ve asistleri, uzaktan sert ve falsolu şutlarıdır.

Saha içindeki liderliğine gölge düşüren tek dezavantajı ise saha içinde agresif ve çabuk sinirlenen yapısı ve bundan dolayı sık ceza almış olmasıdır.

Hazırlayan: Umut Tipi


The King Is Georghe Hagi!! Hagi Complication - Amazing Soccer Scenes - Click here for funny video clips

2 yorum:

Saunders82 dedi ki...

Müthiş Müthiş Müthiş !!!!!!

Severek ve beğenerek okuyoruz. Devamını bekliyoruz Londra'lardan :)

koala dedi ki...

Puhahahahahhaah :) Oğlum devamını senden bekliyoruz.