11 Eylül 2009

Wembley'den bir Türk'ün izlenimleri


Söz vermiştik, geç kaldık. Wembley'deki İngiltere-Slovenya maçındayız dedik, atmosfer şöyleymiş dedik ama geç kaldık, Özür diliyorum öncelikle. Sonrasında futbolun başlıca mabetlerinde neler yaşanmış ona bakalım..

Öncelikle, taraftar profillerinin çok 'garip' olduğunu belirtmekte yarar var. Rakibin kaçırdığı her golde, rakip tribünlere eller birleştirilmek kaydıyla "siz topsunuz" anlamına gelen, süper salakça hareket yapılıyormuş. Hatta maça giden kuzen aynen şu ifadeyle anlatıyor; "Hayatımda böyle malllık görmedim desem yeridir."

Tribünlerin en çok sevdiği isim Rooney. Kadroların anons edildiği anda en çok Twitter Rooney'e destek veriliyor. Onu sırasıyla Lampard-Gerrard ve Terry takip ediyor.

Milli Takım oyuncuları genelde yuhalanmaz ama özellikle Ashley Cole'un adı anons edildiğinde statta yoğun bir yuhalama olmuş. Benzer bir tepki Lescott'a gelmiş, belirtmekte fayda var. Benim bu cümleden ilk anladığım ırkçılıktır başka da bir şey değildir. İngilizler siyah futbolcularını sevmiyor demek ki.

İngiltere Milli Takımı ısınmaya çıktığında ilk göze çarpan şey siyahlar ve beyazların ayrı ayrı çalışması olmuş. Gerrard, Lampard, Terry ve Rooney birlikte çalışırken, Asley Cole, S.W.Philips, Heskey, Lescott ve Glen Johnson da başka bir tarafta çalışmışlar.

Bunu okuğudumda ilk aklıma gelen şey, İngiltere'nin 2010'da final oynayamayacağı oldu. Böylesi gruplaşan bir takımın ben başarılı olduğunu görmedim. Gören, bilen varsa söylesin.

Kuzen'in aktarımlarında bir de Beckham'ın yanlızlığına dikkat çekilmiş. Yine onun ifadesiyle vereceğim "Çok yalnızdı, bariz herifi dışlamışlar. Üzüldüm adama valla."

Seyirciden söz etmek gerekir; kesinlikle ve kesinlikle Türkiye'deki atmosferin yarısı bile yaşanmıyormuş. Ellerinde katlanmış kâğıtlar olan bir grup, bu kâğıtları dizlerine vurmak kaydıyla ritm tutuyor ve diğer taraftarlar "England, England" diye bağırıyor, hepsi bu.

Hayal kırıklığına uğramadım, çünkü Galatasaray'ın 3-3'lük rövanş sonrası Manchester United'la 0-0 berabere kalarak, Şampiyonlar Ligi'ne katıldığı 1993 yılındaki rövanş maçında Ali Sami Yen'deydim. Isınmaya çıkan Ince ve Schmeichel'ın gözlerindeki korku ve hayranlığı görmüştüm. Kewell'ın İngiltere'den kendisini izlemeye gelen arkadaşlarına "Maçı endişe etme, tribünleri izle" sözü bile her şeyi açıklıyor. Sloven seyircilerin maç boyunca sesi daha gür çıkmış. Bu da yeterli bir argüman oluşturur, İngiliz seyircisi hakkında.

Maça gelince, aslında kuzen uzun uzun yazmış ama ben bir noktayı yazacağım. Ve tamamen onun kelimelerine bırakacağım; "Heskey neden oynar, onu hiç anlamış değilim, O Heskey bu haliyle oynuyosa bizim Hakan Şükür'ü kesin oynatmamız lazımdı, Bosna maçında. Hakan şu haliyle İngiltere'de Heskey'in yerinde olsa her maç rahat 2 gol atar. Herifin yürüyecek hali yok inan bana, sahada boş boş dolaşıyor ve yürüyor. Koştuğunu hiç görmedim."

İçerisi bir harikaymış zaten. Koltuklar, blog numaraları filan. Her şey düzenli ve tertipli. İçeride, fast-food ve alkol satan restoranlar dahil her şeyi bulabilmek mümkünmüş.


Zaten bir seyirci düşünün ki, milli kaç var ama dev ekranda kriket takımı gösterildiğinde daha fazla tepki versinler. Yıllardır yediler bizi "İngiliz seyircisi İngiliz seyircisi" diye, bir numaraları yokmuş.

Bu arada fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere, Galatasaray formasıyla Wembley'de maç izleyen kuzen, bir Beşiktaşlı ile de karşılaşmış. "Annee Türkler geliyor."

Söz verdik, yerine getirdik. Her ne kadar geç de olsa.



5 yorum:

Adsız dedi ki...

cumtsi günü büyük derbi :)

koala dedi ki...

Evet, bu yüzden de, o günün tadını çıkarın diye özel kıyak yaptım :)

Adsız dedi ki...

iyi olan kazansın derim :) Totem yapmak gerek (:

halk dedi ki...

yahu şu umut arkadaşımızın wembley'i önüne, bizi arkasına alarak çektirdiği resim çok şık mı duruyor yoksa bana mı öyle geliyor, koş umut hemen msn'e avatar yap, facebook varsa döşe falan diye haykırasım geldi.

koala dedi ki...

@ halk; durmaz mı, durmaz mı gözünü seveyim. nerede dursa o formayla şık durur.