2 Ekim 2009

Olmadı, olmazdı


Galatasaray'ı hazırlık kampından bu yana tüm maçlarda izledim. Çok açık ve net ifade etmem gerekir ki; bu kadar pas hatası ve daha da önemlisi kontrolsüz olmasını görmemiştim. Rakip Sturm Graz değil de, bir gömlek üstün bir takım olsa, Galatasaray bugün puansız ayrılabilirdi Ali Sami Yen'den.

Futbolda, her ne kadar kadrolar maçların kazanılması için büyük etken olsa da, doğrular ve yanlışlarınızın arasındaki fark, alacağınız skoru ortaya çıkartır. Galatasaray ve Sturm Graz'ı terazi kefesine çıkarttığımızda sarı-kırmızılı takımın çok baskın bir ağırlıkta olacağı kuşkusuz.

Fakat terazi kefesinden sonraki yeşil saha kısmında, yaptıklarımız ve yapamadıklarınız sizin alacağınız skoru tayin ediyor. Galatasaray, maçın başından sonuna sahada istediğini yapamadı.

Tek tek isimler üstünden gitmek istemesem de Mehmet Topal'a ayrı bir parantez açmak şart. İlk yarı boyunca Mehmet Topal'ın göndermek istediği 7 diyagonal pasın hepsi rakipte kaldı. Ve bu 7 topun hemen tamamı kontraatak olarak Galatasaray kalesine yönlendi.

Muhtemel oyuncu değişikliğinde ilk aklıma gelen isimdi. Hatta ilk yarı bitmeden bile Mehmet Topal-Mustafa Sarp değişikliğini bekliyordum. Rijkaard'ın sabrına hayran kaldım.

Eskişehirspor maçı sonrasında futbolun çok bilenleri tarafından ortaya atılan "B planı" devreye sokulunca, Baros-Keita-Arda-Elano ve Kewell gibi yani 5 hücum gücü yüksek oyuncunun sahada kalması, Galatasaray'ın komik pozisyonlarda yakalanmasına neden oldu.

Türkiye'de ne yazık ki, "B planı" olarak algılanan hadise, orta saha ya da defansından bir oyuncu eksilterek, hücuma bir fazla oyuncu eklemek.

Buna benzer bir "B planı"nı Galatasaray-Kocaelispor maçında izlemiştim ve Galatasaray tarihinin en farklı yenilgilerinden birini alarak, koskoca bir sezonu heba etti. Ayhan-Kewell değişikliğinde ilk düşündüğüm şey "İyi ki, rakip Sturm Graz" demek oldu, bu yüzden.

Rijkaard, her ne kadar eleştirilse de, Eskişehirspor maçında sistemine ihanet etmeyerek, doğruyu yapmıştı. Sturm Graz maçı içinse aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Galatasaray takımında Eskişehir ve Sturm Graz maçlarında, sezinlediğim şey; hep en zoru yapmaya yönelmeleri oldu. Her iki maçta da, Servet'ten Arda'ya kadar, basit oynamak sanki bir suçmuş gibi fantastik paslar, gereksiz zorlamalarla dolu 180 dakika geçirildi.

Oysa sezon başından bu yana izlediğimiz Galatasaray; etkili, gösterişli ancak basit oynuyordu. Kuvvetle muhtemel, bu sorunlar giderilecektir.

Yanlışların, doğrulardan daha fazla yapıldığı, kontrolün çabuk kaybedildiği Sturm Graz maçında, tatsız geçen bir maç izledik. İki ucu keskin bıçak şeklindeydi, her iki takım da kazanabilirdi. Daha yol almak için katedilecek mesafeler var. Kimsenin etkisinde kalmadan, doğru bildiğinden şaşmadan yola devam etmek gerekir.

Son not: Karşılaşmanın hakemi, her yönden berbattı. Gerek Galatasaray, gerekse de Sturm Graz aleyhine ve lehine yanlışlar yaptı. Parlatılmak istenen bir organizasyon yapılıyorsa, hakemlerin de aynı şekilde kaliteli olması gerekli.

5 yorum:

Schumy dedi ki...

Planını yine bozmadı Rijkaard.

Kewell oyuna girdiği anda Elano daha geride oynamaya başladı ve çok daha faydalı oldu diyebilirim. Golün pasını da o verdi. Geriden gelip top çıkardı.

Mehmet Topal' la ilgili ben de bayağı büyük bir parantez açtım, yediğimiz golde şu an içinde olduğu kararsızlığın ne kadar zararlı olduğunu anlamıştır umarım. Sadece pas verirken değil rakibi karşılarken de ne yapması gerektiğini unutmuş gibi.

Mehmet Topal yok artık, tam olarak kafasını toplayana kadar da forma giymemeli. Linderoth keşke iyileşse diyorum ama o da imkansız. Mustafa Sarp da şu anda Topal' dan 1 adım önde sadece, çok uzağında değil.

Hakem için birşey demek istemiyorum ama iki takım için de oyunu batırdı. Golümüz bariz ofsayt gibi gördüm ama ilk yarıda Arda' nın golünü saymaması bizi oyundan kopardı ve golü yedik. İkinci yarıdaki penaltı pozisyonu da çok komik gerçekten.

6 değil 600 hakem koysan yine hata yapar bu insanlar, en başından beri söylüyorum. Platini ne kadar gereksiz olduğunu görmüştür umarım.

koala dedi ki...

@ Schumy; Elano her ne kadar geriye gelse de, özellik olarak kesici değil. Evet gol onun sayesinde geldi ama açıkçası çok önceden çıkartırdım kendisini.

Mehmet Topal için zaten bir şey diyemiyorum. Gitmek istiyordu, hatta anlaşılmıştı ama bırakmak istemediler, o yüzden bir beklentim yok bu sene için kendisinden.

Schumy dedi ki...

Abi peki Arda' yı tutar mıydın oyunda ?

koala dedi ki...

@ Schumy; Arda, Mehmet Topal ve Elano'yu oyunda tutmazdım. Arda ne yazık ki, ligin başındaki Arda değil. Fiziki bir yorgunluktan çok psikolojik bir sorunu var gibi sanki. Suratından okuduğum şey bu. Böyle olmasını bekliyordum doğrusu.

Kimseye kaldıramayacağı yükleri yüklememek gerekir. Bir de, Arda hangi maçta kanatta oyuna başlasa, yüzü ekşi elma şeklinde.

Schumy dedi ki...

Arda pozisyon seçen bir oyuncu oldu bana göre.

Geçen sene sağ kanatta oynamak istemedi sola geçti Kewell sağda didindi kısıtlı fiziğiyle. Şimdi de solda oynamak istemiyor Elano ve Keita savrulup duruyor başka başka yerlere.

Arda' ya çok değer veriyor kulüp, aldılar kaptan yaptılar. Ama arda hala amatör ruhlu. Hani halısahada bir adama defansta kal dersin de sürekli dinlemez ileri gider ya aynen öyle.

Ama farkında olmalı ki onu pasaportunda yazan değil, sahada yaptığı hareketler Avrupa' ya götürür.

Bu akşam çok büyük hayal kırıklığı yaşadım, Eskişehir maçında bile çok iyi top oynamıştık ama bu akşam ne oldu ben de anlamadım. Ama eminim ki Rijkaard çaresini bulacaktır, bundan şüphem yok...