13 Haziran 2010

Abdelkader Ghezzal ve Fawzi Chaouchi sağolsun


Pazar günleri hariç, üç maçı tek başlıkta toplayarak yazacağım. O yüzden Cezayir-Slovenya maçını dair birkaç kelam etmek istedim.

Dünya kupalarında genelde ilk tur maçları böyle can sıkıcı geçer, bunu kabul ediyorum fakat futbolun geldiği nokta itibariyle, Cezayir-Slovenya maçı benzeri karşılaşmalara bolca rastlayacağımızı düşünmek insana kâbus gibi geliyor.

Rakibin 10 kişi kalmış, sen hâlâ hata kovalıyorsan ve tüm oyun düzenini buna dayandırıyorsan izlemek işkence hali alıyor.

Orta alanda kör dövüşü tadındaki Cezayir-Slovenya karşılaşmasının iki belirleyici faktörü oldu.

Birincisi; Abdelkader Ghezzal'ın, Uruguaylı Lodeiro gibi maça girer girmez 1 dakika içinde sarı kart ve toplamda 13 dakikada kırmızı kart görmesi, ikincisi ise Cezayir'in Mısır'ı eleyerek Dünya Kupası'na gelmesinin temel faktörü Fawzi Chaouchi'nin yediği komik gol.

Cezayir teknik direktörü olsam, Ghezzal'ı soyunma odasına girmeden, havaalanına yollardım. Bu kadar aptalca kırmızı kart görülemez sanırım. İlk sarı kartını rakip ceza alanı önünde arkadaş çekmeyle görüyorsun, sarı kartın varken, elinle topa müdahale edip kırmızı kart görüyorsun. Cidden bir daha değil milli forma giydirmeyi, o formayı satmayı bile yasaklamak lazım bu herife.


Fawzi Chaouchi'ye gelince. Yukarıda da söylediğim gibi maçı izleyenler anımsayacaktır. Cezayir'in Mısır'ı 1-0 yenerek, Dünya Kupası biletini aldığı maçta tek başına destan yazarak, takımını Güney Afrika'ya taşımıştı. Ama ne yazık ki, kalecilik böyle bir şey. Olmadık zamanlarda, olmadık hatalar yaparak, kader belirliyorsunuz.

Onun dışında "Bu maçtan aklında ne kaldı?" diye sorarsanız, "Mümkünse hiçbir şey kalmasın" cevabını veririm.

1990'ların başlamasıyla ne yazık ki, futbol böyle bir hal aldı. Bu işin endüstri almasıyla paralel olarak, oynamanın ve eğlenmenin değil kazanmanın tek ve mutlak parametre olması kısır mücadelelerin çoğalmasına neden oldu.

Dakika 90, 1-0 öndesin ve korner kullanıyorsun halen köşe bayrağının dibinde zaman oyalıyorsun. Ağzıma geleni saydırdım haliyle.

Slovenya bu futbolu oynamaya devam ederse, hem ABD'ye hem de İngiltere'ye yenilir. Her ne kadar TRT spikeri, teknik direktör Matjaz Kek için "Oynattığı modern futbol" türünden cümleler kursa da, bu futbol modernse ben taş çağına dönmek istiyorum.

Netice itibariyle sıkıcı, berbat bir maç izledik. Yaklaşık 15 dakika sonra izleyeceğimiz Sırbistan-Gana karşılaşmasının şu ana dek oynanan en iyi ve en gollü maç olacağını tahmin ediyorum. Umarım tahminimde yanılmam.

Hiç yorum yok: