22 Haziran 2010

Bu ülkenin insanları


Bugün bir gazeteci olarak öğrenmiş oldum ki, yaptığım haberlerle PKK'ya 'bilerek ya da bilmeyerek' yandaşlık yapıyormuşum.

Şehit cenazelerindeki ayılıp, bayılma görüntülerinin gösterilmesiyle yapıyormuşum bunu.

Aslında Başbakan Erdoğan haklı. Onların hepsi var olmamış sanal görüntüler. Ya da o görüntüler yaşanıyor olsa da, görmezden gelmemiz gerekir. Hiç olmamış gibi, hiç yaşanmamış gibi öyle kısa, satır veya kısa haber olarak "Hakkari'de PKK'lı teröristlerin karakola saldırması sonucunda 9 asker şehit olurken, 14 asker de yaralandı" diye vermeliyiz.

Misal, olayın olduğu gün gazetenin manşeti "Türkiye binde iki büyüdü" haberi olmalı. Sürmanşette, Başbakan Erdoğan'ın o meşhur elini göğsüne götürdüğü fotoğrafla birlikte "Dünya, Başbakan Erdoğan'ı alkışlıyor" haberi olmalı.

Manşetin hemen altında, "Yargıtay Başkanı'ndan şok ses kaydı" diye bir haber ve onun da altında, "AB, Türkiye'yi almadığına bin pişman" başlıkla haber yer almalı.

Artık gazetenin alt kısımlarını da "Stoch'tan mesaj var", "Galatasaray'ın yeni bombacısı", "Quaresma'dan sonra hedef Robben" haberleriyle sayfayı tamamlamış oluruz.

Neden böyle bir sayfa yapmalıyız? Başbakan tarafından PKK yandaşı ilan edilmemek için.

Aslında, bu ülkede hiç acı yaşanmıyor, yoksulluk yok, çöpten beslenenler tamamen ütopya, 5 lira için sokakta insan kesenler de yok. Bu ülkede borçlarından dolayı her gün onlarca insan da intihar etmiyor, külliyen yalan.

Çocuğuna harçlık veremediği için kendini asan insanlar yok bu ülkede. Fabrikası kapandığı için kafasına kurşun sıkan işadamı hiç yok.

Bu ülkede göçük altında kalan insanlara hiç rastlanmıyor. Göçük altında kalsalar bile, kendi hatalarından kaynaklanıyor. Zaten böyle bir haber olsa da, kime hizmet ettiği belli olmayan medya, yalan söylüyor.

Bu ülkede, taş attığı için 12 yıl hapis cezası alan çocuklar, polis panzerleri altında kalan çocuklar, aileleri tarafından satılan çocuklarsa hiç yok. Bizim çocuklarımız mutlu, bizim çocuklarımız hep gülümsüyor.

Bu ülkede, parasızlık nedeniyle böbreklerini satışa çıkartan insanlar da yok. Gürbüz, sağlıklı, toraman insanlardan oluşan bir coğrafyanın evlatlarıyız.

Bu ülkenin siyasetçileri, erdemli, onurlu insanlardan oluşur. Üstünde toplu iğne başı kadar leke olduğunda bile istifa eder, gururuna yediremez çünkü.

Bu ülkede yolsuzluk olmaz, yer yoktur. Öyle başka ülkelerde olduğu gibi oğluna gemi almaz, girişimci çocuklarına 17 yaşında şirketler kurulmaz.

Bu ülkenin başbakanı, genelkurmay başkanı siperde çömelmez. Başı dik, alnı ak pür-i paktır yönetenleri, karar vericileri.

Bu ülkenin dağlarında; Ilgazlar'da, Munzur'da top sesleri, kurşun sesleri duyulmaz, sarı papatyaların üstüne kan damlamaz. Bu ülkenin mor sümbüllü dağlarında herkes el ele verip; kırlarda, çayırlarda koşar, birbirine gülümseyerek.

Evet, bu ülkenin gazetecisi hain, alçak, namussuz. Olmayanı yazar, olanı saklar.

6 yorum:

Selocan dedi ki...

Koala seni blog dışında tanımam ama sanki bir Yılmaz Özdil daha geliyor, öyle bir benzetmem var hep.

Hiç futbolun olmadığı bir blog olsa da senin yazdığın, zevkle okusak...

koala dedi ki...

@ Selocan; çok sağolasın ama benim gibi adamlara yazdırmazlar, yazdırsalar da, gemleri ellerinde isterler.

Böyle bir blog istiyorum aslında ama öte taraftan da, sanki dağılırmışım gibi geliyor. Şu yazdıklarımı bile iş arasında, hatta çok kez aynı anda haber yazarken yazıyorum.

TribunselSevda dedi ki...

Onlar istiyorlar ki kimsenin bir şeyden haberi olmasında halk ayaklanmasın...Çok iyi biliyorlar bu haberler ne kadar ayyuka çıkarsa halk o kadar huzursuz olacak ve bunlarda koltuklarından olacaklar..

Bugün hükümet yalakası Yiğit Bulut çıkıp kamuoyunun bu haberleri yayınlamaması gerektiğini söylüyor.Kısacası başbakanın yalakalığını ve dalvakukluğunu yapmaya kalkıyor...İstedikleri kadar haber yapmasınlar bu ülkenin evlatlarının kanı aktıkça onların alnındaki leke daha da artıyor ve bunların hesabı sorulacak...

Bende bu konuda bloguma bi çok şey yazmak istiyorum ama spor tarzında gittiğim içinde çokta bişey yazamıyorum maalesef

koala dedi ki...

@ aLican; kendini kısıtlama, sonuçta orası sana ait bir yer, istediğini yaz. spor da yazarsın, siyaset de. tabii ki, senin tercihin.

ben bu konuyu, bloğa yeni başladığımda söylemiştim. burası sadece bir spor bloğu değildir diye. sonuçta isteyen okur, isteyen okumaz. zerre kadar umrumda değil. eğer siyaset yazıyorum diye birileri okumayacaksa gitsinler.

Ozan dedi ki...

evet herşey günlük gülistanlık sorunları biz yaratıyoruz ne sorunumuz var ki geçinemiyoruz işte elimize geçen parayı donumuza kadar alıyorlar

ozdmroz dedi ki...

Galatasaray bloglarında gezerken rastladım bloğuna, ilk yazını okumam yetti, hemen hemen hergün giriyorum, şunu belirteyim ki, GS yazılarından çok siyasi yazılarını daha çok beğeniyor ve benimsiyorum. bir de lütfen bu blog çok ziyaret edildiği an, kilit vurup başka bir ad altında yazarım deme. Ellerine Emeğine sağlık.