29 Kasım 2010

Ne zaman uyanacağız?


Vay arkadaş olaya bak sen. Trabzonspor Wikileaks'e düştü. Fotoğraftaki adam Başbakanlık örtülü ödeneğinden, bizzat Başbakan Erdoğan'ın emriyle, belediye bazında CHP'ye kaptırılan Trabzon'u yeniden kazanmanın bir ayağı olarak transfer edilmiş.

Yararlı olmuştur, olmamıştır, bunlar tamamen ayrı konular. Cezasahası'nda şahane bir yazı var, mutlaka okuyun.

Recep Tayyip Erdoğan, Nuri Albayrak, Sadri Şener, Faruk Özak'ın kare as oluşturduğu şahane (!) bir oluşum var.

Belediye seçimleri için Başbakanlık örtülü ödeneği kullanılıyor. Örtülü ödenek dediğin şeyde, gizli saklı, miktarı belli olmayan ve hesabı verilmeyen bir para. Kimin cebinden çıkıyor? Senin, benim, babamın, dayımın, amcamın emeği üstünden alınan paralardan.

12 Eylül'den sonra apolitize oldu bir nesil eyvallah, onu biliyoruz. Ama bir halk bu kadar mı ruhunu, yüreğini kaybeder. Etrafımızda olup biten tek bir şeye bile tepki veremez haldeyiz.

Her yalana, umut diye sarılıyoruz, her yalanı içimize sindiriyoruz. Her konuda pervasız bir iktidarla karşı karşıyayız. Makyevel'i bile utandıracak cinsten oyunlar oynanıyor.

Seçim kazanmak için kışın buzdolabı, yazın kömür dağıtımı filan hadi yine bir nebze anlaşılır bir durum diyelim. Ama bir spor kulubüne örtülü ödenekten para gönderilip, transfer yapılması mantık sınırlarını bile zorluyor.

Şeytanın aklına gelmeyecek şeyler bunlar. Şeytan artık vücut buldu, aramızda geziyor, hatta iktidara gelip, ülkenin neyi var neyi yok satıyor, satmak için yol yapıyor, o yolu da herkese yediriyor.

Aptal bile olamayacak bir ulus haline geldik. Beyinsiz, şeref yoksunu, koskoca bir ülke yarattılar, son 30-35 yılda.

Konuştuğumuz, tartıştığımız şeylere bir bakarsanız daha iyi anlarsınız. Acun'un eşinden boşanıp boşanmayacağını, bilmem hangi dizinin oyuncusunun götünü bacağını açmasını, loto talihlisinin ortaya çıkıp çıkmamasını filan tartışıyoruz.

Tartışanlar kimler? Asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan memur, inşaat tepelerinde harç yapan işçi, üniversitede hukuk-siyasal bilgiler-mühendislik okuyan gençler. Koskoca bir toplum bunları konuşuyoruz, tüm önceliğimiz bunlar.

İnsanın içi acıyor cidden, kendi halkının aptallaşmasını an be an izlerken. Hatırlıyorum 1980'li yılları. Özal iktidarı dönemlerini. En ufak zam haberi bile manşetlerdeydi, insanlar o haberlerin üstüne oylarının rengini değiştiriyordu. Bugün geldiğimiz noktaya bakalım; artık o zamlar haber olmuyor, kısa, kutu haberler halinde veriliyor.

Bu halkı böylesi aptallaştıran, gözünün önündekileri tartışmaktansa kendi hayatının ucundan bile geçmeyecek konuları konuşturan basındır. Sanki bu ülkenin tek bir sorunu yokmuşcasına köşelerinde; şaraptan, aşktan, bahseden köşe yazarlarıdır bu halkın aptallaşmasını sağlayan.

"İnsan hikâyeleri verin, millet bunlara bayılıyor" diye toplumsal olaylar yerine, tek tek bireyler üstüne kurulu haberleri pompalayan genel yayın yönetmenleridir, bu halkın aptallaşmasını sağlayan.

AKP, CHP, MHP, BDP v.s. v.s. hepsinin aynı bokun soyu olduğunu görmeye başladığımızda, her şeyin çok geç olduğunu anlayacağız. Bugün iktidar gitsin, yarın şu saydıklarımdan biri gelsin. Emin olun fark eden çok şey olmayacak.

Binlerce yalan söyleniyor ve biz içlerinden birinin bile farkını varamıyoruz. Verdiğim vergi haram olsun hepsine, tek bir kuruşu bile böyle bir olay için kullanılmışsa haram olsun. Umarım kan ağlaya ağlaya, kan tüküre tüküre hesabını verirsiniz, bu yoksul halkın parasının.

Fikret Kızılok ne güzel yazmış be, "Sabahın tam üçündesin, dertlerin en gücündesin" diye.

Her şeye rağmen, hep bir umut var içimde. Yoksa bu boktan ülkede yaşamanın ne anlamı olur ki?

7 yorum:

Ozan dedi ki...

abi ellerine sağlık akp chp bdp hepsine katılıyorum ama cumhuriyetten bu yana gelen bir partinin bu halini ben içime sindiremiyorum dediğin gibi gelseler bir şey değişmeyecek ama insanın belki düzelir umudu olmasa zaten yaşanmaz bu ülkede

o kadar angutuz ki atatürk beni ilahlaştırmayın beni büyütmeyin gözünüzde muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızda mevcuttur diyor ama biz götümüzden anlıyoruz yada boş işler için kullanıyoruz bu gücü

il Capitano dedi ki...

elleri cebimizden çıkmıyor,soyacak bi şey de kalmadı ki be abi.dünyanın en gerizekalı milletini yaratıyorlar.et yemeyi unuttuk bari eskiden meyve-sebze yiyorduk,şimdi varsa yoksa ekmek-makarna-bulgur.sadaka toplumu yarattılar,nasıl kurtulacaz bu halden?hiç umudum yok gerçi ama :s

ozdmroz dedi ki...

"Her şeye rağmen, hep bir umut var içimde. Yoksa bu boktan ülkede yaşamanın ne anlamı olur ki?"

İşte bu duygulardır beni bu ülkede hala tutan.

dt.ibo dedi ki...

yazının yarısını okuduğumda direk medya diyecektim ama sen söylemişsin bile. Neyden haberimiz oluyo ki tepki gösterelim protesto edelim. ya da kaç kişiyiz ki?
haberlere de gazetelere de güvenemiyoruz, kalemler satılık olmuş, kim hangi tarafı destekliyorsa o tarafın her yaptığı doğru diğer tarafın her yaptığı yanlış mantığıyla birbirlerine salladıkları için inandırıcılıkları sıfır.
millet de ilk kime inandıysa değiştirmiyo haliyle.
Ülkece Stockholm Sendromuna girdik resmen, çıkamıyoruz

mirmak dedi ki...

Saygıyla önünde eğiliyorum...

mirmak dedi ki...

Dur dur saygıyla önünde eğilmek dedik ama zırcahillere malzeme çıkmasın bunlar şimdi rüku ile filan karıştırırlar aman diyim...

Saygı uyandırıyosun yazdıklarınla.
yazdıklarının devamını bekliyorum, bekliyoruz...

koala dedi ki...

@ CaptainIrmak; teşekkür ederim ama aslında hepimizin gözü önündekileri yazıyorum. görmek istemekle ilintili bir durum