Oğlunu devletin polisi öldürdü.
'Banktan düştü' dediler.
'Çay bahçesinde fenalaştı, sandalyeden düştü' dediler.
Dönemin Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar 'Gözaltına alınmadı' dedi.
'Duvardan düştü' dediler.
Polisin işkenceyle öldürdüğü ortaya çıktı.
Metin'i öldürenlen 'Vicdanımız rahat' dediler.
Devlet davayı İstanbul'dan başka illere kaçırdı. Ama kimse geri adım atmadı.
Mahkûmiyet kararı çıkan ilk gazeteci cinayeti olarak Türkiye tarihine geçen Metin Göktepe ölümünden sonra da şunu gösterdi, cinayeti devlet de işlemiş olsa, takip etmeyi bırakmazsanız, örgütlü olarak hakkınızı ararsanız; sonuca ulaşırsınız.
Türkiye'de onlarca gazeteci cinayeti aydınlatılamadı - ya da aydınlatılmadı-. Ölenler, öldüğüyle kalıp, tarihe öldürülen gazeteci olarak geçti, hepsi o kadar...
Metin'le aynı gazetede çalışmış olmayı her zaman şeref saydım, hep de öyle olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder