28 Ekim 2009

Buca maçından aklımda kalanlar


Caner'den sol bek olursa, benden astronot olur.

Emre Güngör, futbolu unutmuş.

Elano'nun oynamaya niyeti var gibi görünmüyor.

Aykut kalede gayet güven verdi.

Kewell tam bir futbol emekçisi.

Barış, bu kadar top kaybederse Galatasaray'da yedek bile olamaz.

Linderoth'u görmek, insanı mutlu ediyor.

Arda moral olarak çöküntü içinde.

Özetle, Fenerbahçe yenilgisi yara vermiş. Yarayı sarmak gerek.

Ve 'Futbol Tanrısı' buyurdu...


Bu nasıl teknik direktör, biri bana anlatsın! Bugüne kadar Rijkaard hakkında çok itidalli konuşuyordum. "Kendini veremiyor, ciddiye almıyor, dışardan teklif alamadığı için Türkiye'ye geçici geldi" falan filan diyordum. Hayır. Şimdi Rijkaard'ın futboldan anlamadığına inanıyorum.

Editörün notu: Yorum yazamayacağım, ağzım dışındaki uzuvlarımla gülüyorum.

Büyük zaferin fotoğrafları (!)


Fotoğraf www.ultraslan.com'dan alıntı. Büyük bir zaferin görüntüleridir.

Yorum yapan Ati diye bir arkadaş vardı, Baros'un zemin yüzünden sakatlandığını söyleyen. Hâlâ aynı fikirde mi bilmiyorum... Böyle faul olur mu onu da bilmiyorum.

Tık'larsanız büyük halini görürsünüz.

Hezimet sonrası ilk antrenman


4-0'lık hezimetin ardından çıkılan ilk antrenmanda suratlar asık. Haberi ilk duyduğumda derin bir 'oh' çektim. Dünyada iki takım bu kadar mide bulandırıcı çünkü.

Yeni haber ajansımız Antu -AHA-

Gazeteciler, televizyonlar pek çok ajans kullanır, haber için.

Anadolu Ajansı, Cihan Haber Ajansı, Doğan Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı, ANKA, yurt içinde kullanılan ajanslardan bazıları.

Reuters, AP, AFP gibi ajanslar da, yurtdışı haberleri için kullanılar ajanslardan.

Şimdi de, Antu Haber Ajansımız var (AHA-kısaltması da fena olmadı valla). Antu'dan haber alıyoruz, haber yapıyoruz. Keita'nın başına biz atmadık, onlar attı. Aslında hakemin kafasını da yarmadık, yine onlar yaptı. Biz zaten hiçbir şey yapmayız, uslu çocuklarız türünden bir görüntü var.

Görüntünün başı yok ama ne hikmetse, havadaki hali var. Sidik yarıştırmanın anlamı yok, kim attıysa attı. Futbol seyircisi evrim sürecini tamamlayamadı. Halen hayvani tepkiler gösteriyor.

Neyse, konu bu değil zaten. Antu Haber Ajansımız hayırlı ve uğurlu olsun vatana millete.

27 Ekim 2009

PFDK'ya sevkedilenler ve ağzı açık Bünyamin


Fotoğrafa dikkat; Bünyamin'in yardımcısının kafası yarılmış olay sırasında ağzı açık olayı izliyor. Yani kimin ne yaptığını gayet iyi görüyor. Ama herhangi bir biçimde ceza kesebilecek cesareti yok.

Arda, Aydın, Baroni ve Bilica'nın neler yaptığını dakikası dakikasına görüyor ancak hiçbir şey yapmıyor.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Bilica PFDK'ya sevkediliyor; olayları başlatan Arda ve Baroni sevkedilmiyor. Herkesi keriz mi sanıyorlar anlamıyorum. Neden; çünkü maçta zaten Galatasaray'ı biçmişsin, Keita minimum 2 maç ceza alacak, Baros'un ayağı kırılmış, üstüne Arda'ya ceza verirsen ortalığı ayağa kaldırırsın. Ne yapıyorsun, faturayı bir kişiye ve iki takıma çıkartıyorsun.

Bu olayları görmesek ve PFDK'ya sevkedilenleri öğrensek, deriz ki "Bilica bütün olayları başlatan adam."

Kazın ayağı öyle değil, Türkiye'de görmeyen, bilmeyen kalmadı ama Federasyon cinlik peşinde. Kimseyi ayağa kaldırmadan, çok fazla can acıtmadan (!) işi bitir sessiz sedasız. Bir siz akıllısınız zaten, herkes aptal..

İLKER MERAL, BÜNYAMİN VE SIRADAKİ

Bünyamin'i dinlendirirler birkaç hafta. Ne hikmetse Galatasaray maçlarına çıkan hakemler bol bol dinleniyor. Önce İlker Meral şimdi Bünyamin, sezon sonuna kadar daha en az 5 Galatasaray maçı sonrası dinlendirilen hakem olacaktır, kimse endişe etmesin

Bu bira nasıl içilmez ki!

Gerizekalı 'gazetecilik' örneği


Habertürk ve benzerleri bayılıyor bu haberlere. Bilmem ki, şu kadar dakika oynadı, bu kadar gol attı, aldığı para şu. O zaman dakikası şu kadar Euro.

Performansı tartışılacak her oyuncu için yapılıyor. Bıkmadan, usanmadan, tekrar tekrar, deli bilmem neresiyle oynar gibi hiç durmadan bu haberi okuyoruz. Bizler de hazırlayanlar kadar gerizekâlıyız ki, bunları tekrar tekrar okuyoruz.

Bıkmadı mı kimse bilmiyorum. Derbi maçı sonrası yalan haberin, şaklabanlığın, dezenformasyonun haddi ve hesabı yok. "Daum, Arda yedek olur" dedi, öbürü bilmem ne olur dedi.

Son Kadıköy galibiyetini gören Galatasaraylı futbolcular ve o maça dair daha ne kadar boku çıkartılır da, haber buluruz diye uğraşıyorlar hâlâ. 10 gündür aynı haber değişik versiyonlarla sunuluyor. Hayır, bunun kompleksi bende yok; ama yaratılmaya çalışılan bu.

Bu ülkede bir gazete bile milyon sayısına ulaşamıyor, o yüzden internet sitelerinde porno, seks, fuhuş haberlerinden başka haberler okunmuyor. Hakikaten adam değilsiniz, "onu, buna kırdıralım; ötekini, diğerine".

İki kelimeyi biraraya getirmeyi beceremeyen, toplum içinde konuşamayan birtakım embesil ve idiotları klavye başına oturtup gazetecilik oynatırsanız sonuç bu olur.

Açtırmayın ağzımı şu 16 dakikalık travmayı çıkartırmayın raflardan. Salya sümük ağlayan futbolculardan, taraftarlardan söz ettirmeyin. O psikolojik travmayı, nice koç yiğitlerin harap olduğu hadiselerden mi söz edelim...

Bünyamin n'oluyor....


Bünyamin konuşmuş. Konuşmanın içeriği tam bir felaket. Neresinden tutsan elinde kalın cinsinden. Diyor ki, "Müsabaka için ısınmaya çıktık. 25 dakika boyunca saha içindeydik. Bize ne küfür edildi, ne de bir cisim atıldı. Evet bir takım cisimler sahaya atıldı ama; o cisimler bize yönelik değildi."

Ne anlıyoruz bu cümleden, sahaya bir şey atılmamış aslında. Yok atılmış da, hakemlere atılmamış. Öncelikle atılmış mı atılmamış mı karar verememiş Bünyamin. Kararı vermiş ama kendilerine atılmadığını söylemiş. Yani demek ki; hakeme atmazsan sorun değil. Rakibe atabilirsin rahatlıkla.

Muhabir sormuş "Ama ya hakeme gelen cisim?" Bünyamin bunu da yanıtlamış "Münferiden yapıldı. Çünkü bizi etkileyen olumsuz şart yoktu. Bize küfür edilse, bize yönelik bir eylem olsa tamam."

Sadece bir cisim atılmış ama hakemleri etkilememiş. Küfür edilmiş ama hakemlere küfür edilmemiş. Hakemlere edilse "tamam"mış. Buradan da anladığımız, stada gittiğinizde hakem hariç herkese küfür edebilirsiniz. Yeter ki, hakemlere etmeyin.

Muhabir yine sormuş "Soyunma odasında ne düşündünüz?". Cevap bomba ötesi; "Şimdi soruyorum. Bunu kendi kendime de sordum çünkü. 50 bin kişi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak, camlar çerceveler indirilecek."

Bir polis olarak Bünyamin, toplum psikolojisi uzmanı olarak 50 bin kişinin neler yapabileceğini kestirmiş. Yürüyüş yapacaklarmış. Vay be, Bünyaminime bak sen. Hemen koymuş tespiti. Protesto yürüyüşü yapıp, cam çerçeve indiriceklermiş, Bünyamin polis olacak bir de. Yürüyüş yaparlarsa basarsın gaz bombasını Bünyaminim, minik kuşum.

Esas sorun, aslında bu son açıklamada. Şükrü Saraçoğlu'nda korku geceleri yaşanıyor. İddia ediyorum, Fenerbahçe taraftarı Galatasaray maçlarındaki dinamizmini (!) göstersin, o statta herkesi yenerler, Türkiye dahilinde. Avrupa maçlarında yapamayacaklarını biliyorlar çünkü. O kadar zekâları var. 17'de 17'nin yolu her maçın Galatasaray maçları atmosferinde yaşanması.

Çünkü hakemler korkuyor, polis Bünyamin alenen dile getirmiş bunu. Ama tabii biraz bilim kurgu tadı da yaşatmış. Yürüyüşler, protesto gösterileri ve cam çerçeve gibi.

Türkiye'yi korku imparatorluğuna çevirdiler, minik bir benzeri de Galatasaray maçlarında Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda yaşanıyor.

Zaten öyle stat ismi de olmaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en faşizan başbakanını stat ismi yapmak, kendisine bunu yakıştıranlara, yakışır ancak..

Şimdi görev Fenerbahçe taraftarında; artık her Galatasaray maçında futbolculara her şeyi atıp, küfür edebilirsiniz münferiden yani. Rahat olun gençler, Bünyamin arkanızda.

River Plate tribünleri