İzleyen herkes dili döndüğünce Arjantin-Brezilya maçı için yorumlarda bulunmuş, ben de aynısını yapacağım.
Baştan belirteyim; Brezilya'yı sevmem. 1982 Dünya Kupası'nda kalbime gömdüm, orada bıraktım. Ondan sonra da ne bir Brezilyalı futbolcudan hazzettim (Taffarel istisnasıdır) ne de benimseyebildim. Oynadıkları futboldan öte; tavırlarını, şımarıklıklarını sevmiyorum kısacası.
Maça gelirsek, maçtan önce "Haydi Arjantin'im devir şu Brezilya'yı" şeklinde gayet masumane ve saf bir biçimde Arjantin'in kazanması dileğinde bulunmuştum. Ancak takım kadroları ve Arjantin'in hedefe yan toplarla gitme merakını görünce bu saf ve temiz duygular yerini derin bir umutsuzluğa bağladı.
Öncelikle, iki takım arasında zaten yan toplarla gelen iki golün de gösterdiği gibi epey bir fizik farkı var. Bu fizik farkına rağmen, Maradona'nın bütün bir oyun kurgusunu yan toplara bırakması bir nevi delilikti.
Zaten baştan beri Maradona'nın iyi bir teknik direktör olduğunu düşünmüyorum. Şu meşhur "İyi futbolculardan iyi teknik direktör olmaz" sözünü doğruluyor ne yazık ki Maradona.
Elbette, elinizde Messi gibi bir oyuncu varken, tüm oyunu üstüne yıkmak doğal bir durum ancak Arjantin Milli Takımı'nın orta sahası rakibe oranla çok zayıf. Aynı durum, kaleci, defans ve forvetler için de geçerli. Ehh, hal böyle olunca futbolun doğruları Brezilya'yı işaret etti.
Aslında maç boyunca Brezilya da, çok etkin bir oyun sergilemedi. İki duran topla durumu 2-0'a getirdikten sonra işi bitirdi.
Sonuçta; Arjantin, 2010 Güney Afrika yolculuğunu tehlikeye atarken, Brezilya ise işi bitirmiş oldu. Eğer Arjantin 2010'a gidemezse, bir futbolsever olarak Messi'sizliği içime sindiremem. Arjantinsiz bir Dünya Kupası'nı ise izlemek bile istemem. Eğer böyle bir durum olursa, Maradona'yı çarmıha germek lazım.
Şu fotoğraf benim açımdan maçın özetidir. Lucio ve Luisao arasında tost olup ezilen Tevez yani. Pigmelerden kurulu bir takımın başarılı olduğunu görmedim hiç. (Okan-Suat-E.B. istisnadır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder